Sayın Aziz Yıldırım CAS
kararından sonra uzun süre suskun kaldı ve bırakacağım dedi. Bu suskunluk iyiye
alamet değil diye düşünürken spor müdürleri ile kapalı kapılar arkasında bir
toplantı yaptı. Bu toplantıdan bir kaç
gün sonrada bir basın açıklaması yaparak yeryüzündeki bütün spor ve ceza mahkemelerinde
suçlu bulunmuşken ve siyaset tarafından Fenerbahçe’nin düşürülmesi
engellenmişken “bu dava şike davası değil siyasi bir davadır” deyiverdi. Ondan sonrada “bu şike davası olsaydı
Trabzonspor’un başkanı suç örgütü lideri” olurdu gibi ingilizcede “reverse
psychology” denen yöntemi paranoyaklık
derecesinde kullanmaya kalkıştı.
Burada Aziz Yıldırım’ın
Trabzonspor’a atmaya çalıştığı çamurdan bahsetmeyeceğim çünkü Trabzonspor onun
dediği gibi Fenerbahçe kadar temiz değil, Trabzonspor Tertemiz!! Sayın Aziz Yıldırım 100 yıllık bir spor
devini ne kadar küçülttüğünün hala farkında değilse ve Fenerbahçe camiası hala
sayın Aziz Yıldırım’a engel olmuyorsa onların sorunu. Kafaları kuma gömüp
pisliğe alet olmayı devam ettirebilirler.
Her mahkeme seviyesinde bakın buradan temiz çıkacağız diyen ve hep
haksız ve suçlu bulunan bir başkanı hala destekliyorlarsa onlarda bu durumu hak
ediyorlar demektir. Sorunumuz sayın Aziz
Yıldırım değil çünkü onun ne ruh sağlığı yerinde ne de fiziki sağlığı yerinde.
Sorunumuz onun söylediklerinden kendisine hala pay çıkaranlar.
Sorun zaten Aziz Yıldırım
sorunu olmaktan çıktı. Sorun sayın Aziz Yıldırım’ın kapalı kapılar ardında
buluştuğu spor müdürleri ve onların uşakları. Buradan bildiğini yazan gerçek
Fenerbahçe yazarlarını tenzih ediyorum.
Bu uşak güruhu sayın Aziz Yıldırım’ın söylediklerini hala ciddiye alıp
onun üzerinden yorum yapmaya çalışıyor.
Aslında onları da anlamak lazım. Aziz Yıldırım onların yaşam kaynağı
oldu yıllarca. O olmasaydı çoğu şu anki yerlerinde olamayacaklardı.
Aziz Yıldırım bu güruha Trabzon’u ve
Trabzonspor’u önce itibarsızlaştırma görevi verdi şimdide lekeleme görevi
vermiş belli ki. Bunda mahkemeye
çıkmasına rağmen hala tek savunması olan “kimse temiz değil ki” olan kişiden
bunun gelmesi çok normal.
Peki ne diyor bu spor
yazarcıkları…
Altan Tanrıkulu – Kaynak
1
“Karadeniz’deki
rakibin o sezonu hak etmiş diyorlar, Antalya’yı, Ankaragücü’nü ve seni
yenememiş olsa da, 9 puanlık fark kapandıktan sonra bir şeyler yapmışsın sen.
Onlarca kez yendiğin, ligde iddiası kalmamış takımları yenmek için kötü planlar
içindeymişsin.”
Karadenizdeki rakibi
dediği şanlı tertemiz 82 puanlı 2010-2011 sezonu şampiyonu Trabzonspor. Aslında
Trabzonspor kelimesinin o ağızdan çıkmaması Allah’ın bir lütufudur. Öyle bir zorlarına gidiyor ki şikeci
yaklaşımlarının ortaya çıkması. Böyle çocuksu cümlelerle Trabzonspor’u
itibarsızlaştıracaklarını sanıyorlar. Trabzonspor itibarını sizin
cümlelerinizle almadı ki sizin cümleciklerinizle kaybetsin. Ankaragücü’ne Trabzonspor’un yenilmesini
sağlayan golün Trabzonspor’un Ankaragücü’ne kıralık verdiği oyuncudan gelmesi
Trabzonspor takımının tertemiz olduğunun en büyük ispatıdır. “Satın alsam kaleci satın alırım neden
İbrahim Akın’ı neden satın alayım” diyen sayın Aziz Yıldırım’ın Korcan ve
Serdar Kutbilge’nin şikeden ceza aldıklarını unutması gibi sizde Gabriç’i unutmuşsunuzdur
çok normal.
"BEŞİKTAŞ'A
GÜVEN VEREN BİR KALECİSİ VAR"
Beşiktaş'ın
favori olması arması değildi. Beşiktaş'ın bu yapısı, bizlere verdiği izlenim
oyun anlayışıyla ülkenin en iyi futbol oynayan takımı. Bundan sonra bir kredisi
var Beşiktaş'ın ama gelecek hafta derbide maçın favorisi direkt Galatasaray
diyemezsin. Cenk kardeşimizde McGregor da yanlış anlamasın ama Beşiktaş'ın
kalesinde bulunan kırmızı kazaklı kaleci herkese güven veriyor. Yıllarca bu
güveni aradı Beşiktaş."
Sayın namı değer Şeytan lakaplı
Ridvan Dilmen’in bunu söylemesinin sebebi de aynı aslında. Kupa maçı sonrasında
Tolga Zengin’in yaptığı “Bizim içimiz
yanıyor onlar pişmiş kelle gibi sırıtıyorlar tribünden” lafıdır aslında
dertleri. Tolga’nın Beşiktaş’ta başarılı
olması o kadar dokunuyor ki onlara ismini bile ağızlarına almak istemiyorlar.
Şike mücadelesinde mihenk taşı olacak açıklamaları ile bütün tabuları yıkan
Tolga Zengin’in adını siz zaten ağzınıza bir zahmet almayın. Bu ona itibar
kaybettirmez, bilakis kazandırır.
Bakın bir kaç ay önce 2010-2011
sezonu şampiyonu Trabzonspor’dur diyen Sinan Engin’in Aziz Yıldırım’ın dünki
söylediklerinden sonra cesaretlenip söylediklerine.
Sinan Engin
Futbol hayatım boyunca Trabzonspor'u
şike konularında pek görmedim ama onlarda 2010-2011 yılında bir şeylere
yeltenmeye çalıştılar.
Bu Sinan Engin ki sayın Aziz Yıldırım
ile bağlantısı belli şike sürecinde hapisten zor kurtulmuş bir zat-I
muhterem. Bakın sayın Sinan Engin neler
yapmış efendisi Aziz Yıldırim için: Kaynak 3
Tarih: 3.8.2011
Futbolda şike operasyonu kapsamında dün Sinan
Engin İstanbul adliyesine
gelip ifade vermiş,adliye çıkışında Aziz Yıldırım'la yaptığı konuşmaların sorulduğunu
söylemişti.
Star Gazetesi Sinan Engin'in sözünü ettiği o
diyaloglardan birini yayımlandı. Telefon konuşmasında
Sinan
Engin, Beşiktaş'ın Trabzonspor karşısında nasıl bir oyun düzeniyle çıkacağını anlatıyor.
Yani takımın uygulayacağı taktiği haber veriyor.
Aynı konuşmada, Aziz
Yıldırım, iddiaya göre, Sinan Engin'den Trabzonspor Kulübü Eski Başkan Vekili
İbrahim Hacıosmanoğlu hakkında araştırma yapmasını istiyor.
Yıldırım sözlerinin devamında onu paket
yapacağız diyor.İddiaya göre, Sinan Engin, Aziz Yıldırım ilişkisi sadece bu
kadarla sınırlı değil. Adliye çıkışında Engin'e Hürriyet Gazetesi'nde Aziz
Yıldırım'ın isteği doğrultusunda haber yaptırıp
yaptırmadığını da sormuşlardı. Engin de "öyle bir şey yok" demişti. Bugün ikili arasındaki telefon görüşmesinin
ayrıntıları ortaya çıktı. Konuşmada, Engin,
"senin kardeşin yaptırır işte" diyor.
Bu konuşmanın devamında Aziz
Yıldırım’ın sayın Hacıosmanoğlu’ndan bela olarak söz edişi ve Sinan Engin’in
başkanını yatıştırması da var. Aziz
Yıldırım ile o kadar yakın ilişkideler ki temizleyemedikleri şikeyi şimdi
Trabzonspor’a da bulaştırmak için ellerinde kalan tek silah medyayı
kullanıyorlar. Keşke sayın başbakanımız bu tahkikatın durdurulmasını ve
hakemler ile basını da kapsamasını engellememiş olsaydı. Bütün spor yazarçıklarının pislikleri ortaya
çıkacaktı ama olmadı. Olsun, ilahi adalet yavaş çalışır ama eninde sonunda yerini
bulur, bkz. CAS kararları.
Şimdi gelelim spor basınımızın
sözde cesur yürekli ve hep doğrudan yana olan ters köşe yazarımıza. Bu zatı muhterem sayın Aziz Yıldırım’ın
yaptığı bütün toplantılardan sonra en az iki yazı ile destek veriyor başkanına
(efendisine mi deseydim yoksa, neyse günahını almayalım).
Bakınız ne demiş son yazısında:
Kaynak
4
Ercan Güven
F.Bahçe’yi
mahkum eden muhalefet!
Sayın Başbakan’ın muhalefeti, ülkeye ve siyasete
faydasız, kendileri için “faydalının fevkinde” bulunmaz bir nimet olarak
nitelendirmesi boşuna değil!..
Bakın iki senedir Türkiye’nin altı üstüne geldi şike davası ile. 7’den 70’e...
İki yılın en az altı ayındaki günler, “Fenerbahçe” gündemiyle geçmiştir. Bir o
kadar da manşettir.
Hâlâ da devam ediyor Aziz Yıldırım üzerinden.
***
Ve Aziz Bey çıkıyor, “bu şike davası değildir” diyor. “Bana Ergenekon’un
kasası dediler” diyor.
“Komplo”dan bahsediyor.
Yargı’dan şikayet ediyor.
Siyasi dava olduğunu söylüyor. Biz spor yazarları mı analiz edeceğiz,
yorumlayacağız bunları?
***
Milyonların gönlündeki Fenerbahçe, milyonların başkanı Aziz Yıldırım... Gollük
pas atmış.
İnanmasa bile “acaba” demez mi muhalefet partileri? İnanmasa bile siyaseten
kullanmaya yeltenmez mi? En azından “nedir bu” demez mi?
Tık yok.
Bu ülkede her türlü reklam, tanıtım ve kampanya futbol üzerinden yapılırken,
asıl muhalif siyasetçilerin ilgisizliği mahkum ediyor Aziz Yıldırım’ı ve
Fenerbahçe’yi.
Allah’ım sen bu aciz kuluna
akıl fikir ver yarabbim. İnsanda biraz
utanma olur ya. Sayın Aziz Yıldırım hapisten çıksın diye AKP, CHP, ve MHP hep
beraber gecenin 4’ünde kanunu değiştirmediler mi? Aziz Yıldırım çıktıktan sonra ilk ziyaretine
giden bu kişiler olmadı mı? Muhalefetin
başka işi kalmamış Aziz Yıldırım’ın paranoyaları ile mi uğraşacak? Güçleri
yetse Ergenekon’dan hapiste yatan milletvekillerini kurtarırlar. Sizler sayın Aziz Yıldırım’ı bu camianın
üzerindeki kara bulut halinden kurtarmak için strateji oluşturmak yerine zaten
“muhalefet özürlü” olan muhalefet partisinden medet umuyorsunuz. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır yarabbi? Eğer Aziz Yıldırım için yardım isteyecekseniz
sayın başbakandan isteyin çünki sayın Aziz Yıldırım’ın hala hapiste olmaması ve
CAS kararından sonra bile sizleri kapalı kapılar arkasında toplayabilmesinin
tek sebebidir sayın başbakan.
Trabzonspor taraftarı kupa başbakanda dediği zaman boş konuşmuyor. Bakmayın siz sayın Hacıosmanoğlu’nun “kupa
başbakanda olsa bana söylerdi” dediğine.
Evet, aslında akıl tutulması da
değil bu sizin için… Sadece ekmek parası diyeceksiniz biliyorum…
Ne diyelim Allah kurtarsın.
Yanlız unutmayın ki TSunami’nin
henuz TS kısmını gördünüz CAS kararı ile. Şimdi FİFA’da işin içine girip
müffettişini yolladı ve TFF’yi sıkıştırıyor. Bugün ki Mehmet Ali Aydınlar
konuşmasıda ertelenmez ise işiniz çok zor.
Şikeyi artık örtemiyorsunuz. Kimse inanmıyor size. Artık tek çareniz Trabzonspor’u da bu işin
içine çekmek ama başaramayacaksınız.
Neden başaramayacaksınız
biliyormusunuz? Trabzonspor yönetimi
yada kendilerine bile yararı dokunmayan bir kaç bakanı yüzünden değil. Sadece
ve sadece Trabzonspor taraftarı yüzünden yapamayacaksınız. Sayın Aziz Yıldırım’ın devamlı bahsettiği
UEFA ve FIFA’daki baskıdır Trabzonspor taraftarı. Utancından açıklayamıyor ama ben açıklıyorum
açık yüreklilikle. UEFA ve FİFA’yı
harakete geçiren ve şike olayının taze kalmasını sağlayan Tertemiz Şampiyonluğu
hakeden cefakar, akıllı, inatçı Trabzonspor taraftarıdır. 80 haftadır temiz futbol eylemi yapan, UEFA ve
FİFA’yı mektup, fax, ve email yağmuruna tutan, kendi işini bırakıp Trabzonspor
avukatlığına soyunan, ve hala sabırla emeğinin karşılığını arayan o muhteşem
Trabzonspor taraftarıdır sizin sorununuz.
Trabzonspor yönetimlerini
yıkabilirsiniz, şampiyon takımını dağıtabilirsiniz, el birliği ile başarısız
olmasını da sağlayabilirsiniz ama Trabzonspor taraftarının haklı mücadelesi engelleyemiyorsunuz
işte. İşlediğiniz suçların cezasını er yada geç çekeceksiniz.
Bundan kaçışınız yok…
Eğer Türkiye bu şike illetinden
kurtulmak istiyorsa, bu temizliğin medya ve hakem ayaklarında yapılması
gerekmektedir. İnşallah, şikeyi sahaya sokanlar cezasını çekmeye başladığı
zaman, pisliğin hakem ve medya ayağı da aşikar olacak ve temizlemek elzem
olacaktır.
Sevgiyle şikesiz günler
dilerim.