01 Şubat 2012 Çarşamba
Sevgili İnternetspor okurları
futbolumuzun içine düşürüldüğü kaos ve saçma bir yarışa dönen lig maçları
sayesinde futboldan ve tek hobimden aşırı derece de soğudum.
3 Temmuz günü polisler dalga dalga herkesi tutuklarken sonunda
Türk futbolu da bağırsaklarını temizleyecek demiştim. Geldiğimiz noktada
futbolumuzu yönetenler bu pislik içinde yüzmeyi bütün yıkıma ragmen tercih
ediyorlar. Bu yazımda fazla detaya girmeden size bir özet vereceğim ki
herkes gerçek anlamda nelerin olduğunu kavrayabilsin. Siyasette devamli
kriz ve kaos ile yönetilmeye alışmış ülkem insanı futboldaki kaos ortamını
tabiri yerinde ise hiç yadırgamıyor ve resmin geneline bakmak yerine sadece
görebildiği ve kendini ilgilendiren kısıma bakıyor ve her zamanki gibi
yanılıyor ve yanıltılıyor.
Buyurun
size 3 Temmuz’dan günümüze olanların özeti, karar sizin:
- 3
Temmuz’dan itibaren bir çok takım yöneticisi ve futbolcusu tutuklandı yada
sorgulandı
-
TFF başkanı savcı ile yaptığı özel görüşme sonunda “durum tahminimden daha vahim” dedi
- TFF
delillerin gizlilik ortadan kalktıktan sonra Etik kurulu tarafından
incelenecegini ve TFF’nin kararını bu rapora göre vereceğini söyledi
-
Etik kurulu delil klasörlerine göre raporunu tamamladı. Sonuç: ŞİKE
VARDIR!!
- Rapor
kesinleşince sayın Nihat Özdemir kamuoyuna “ 58. Madde değişmesze ülke futbolu
batar” baskısı yapmaya başladı. Ercan Saatçi’nin çalıştığı gazate olan Hürriyet
ve Fenerbahçe kulübü bunu yalanlamadı.
- Fenerbahçe
taraftarı şike lekesi istemeyiz deyince cayıldı ve “şike konusunu komple
ortadan kaldırmalıyız” kararı alındı.
- Sporcusu,
siyasetçisi, medya mensubu, yöneticisi yüzlerce kez Başbakan’I ziyaret etti.
Bunlardan ikisi de Aykut Kocaman ve Rıdvan Dilmen (hala ne sıfatla görştüğü
bilinmiyor) idi.
- 3 bin
kişilik mitingler 35 – 40 bin olarak lanse edildi. Medya “tepki konkunç” mesajı
verdi. Oy kaybı konusunda Başbakan ikna edildi.
- Sayın Aziz
Yıldırım “benimle Başbakan’ın arasına kimse giremez” dedi. Bu 5-6 aydır
konuşayan ve taraftarı “Cemeaat işi” diyen bir kulübün hapisteki başkanıydı.
- Başbakan
karar verdi. Sonrası zaten danışıklı döğüş ve süreç meselesiydi
-
Bu durumdan kurtulmanın tek yolu Etik Kurulu raporunun yok
edilmesiydi
- Etik
kurulunu yok etmenin tek yolu olarak TFF yönetimini tamamen istifa ettirmeliydi
- TFF 58.
Madde için genel kurulu topladı, kulüpler birliğinin büyük bölümü destekler
göründü
-
Kongre kesinleşnce 58. Madde değişikliği gündeme gelince sesi çıkmayan sayın
Aziz Yıldırım “58.
Madde değiştirilemez” dedi.
- Daha önce
58. Madde değişikliğinin Türk futbolunun kurtuluş olarak lanse eden sayın Nihat
Özdemir ve yardımcısı Ali Koç “58. Madde değişmemeli” diyerek her yerde
açıklama yaptı.
- Böylece
sanki GS ve FB aynı şeyi istiyormuş gibi bir his doğdu ama taraflardan birisi
sadece figürandı
- TFF Genel
Kurulu sanki FB kongresi imiş gibi bütün Fenebahçe yöneticileri TFF’yi düşürmek
için peş peşe konuşup vurdular.
-
TFF’nin sözde çözümü böylece genel kurul tarafından “sözde” kabul görmemişti. Sayın
Aydınlar “bana güvenmiyorsunuz demektir,
biraz düşüneceğim” diyerek
kendisinin kurtuluşyolunu açtı.
- Bir iki
gün beklendikten sonra denklemdeki tek bilinmeyen UEFA suçlu ve kötü niyetli
olarak pazarlanmaya başladı. Toplum vicdanının rahatlatılması için bu
yapılmalıydı
- Sayın
Aydınlar aslında bildiği UEFA yazısını bilmediğini söyleyip Tahkim Kurulu’nu da
töhmet altında bırakarak istifa etti. Hiç kimse yahu bu Fenerbahçe’nin
kurguladığı Tahkim Kurulu nasıl böyle bir şey yapar ve Aydınlar bunu nasıl
bilmez sorusu sormak yerine FB hariç bütün TFF ve kurumları suçlu gösterildi.
- TFF sadece
kendisi değil bütün üst düzey yöneticileri ile beraber istifa ederek seçimli
genel kurulun gerçekleşmesini sağladı
- Böylece
sadece yönetim değil, TFF’nin bütün kurumlarının düştüğü düşüncesi pompalandı
- Bu Tahkim
ve Etik kurulu da düştü demekti
Buraya kadar yazılanlar, şimdiye kadar olanların özeti idi.
Bundan sonra olacakların özetini de vereyim naçizane:
-
Şimdi Etik kurulu düştuğüne göre Etik Kurulu raporu da düşmüştür dencecek ve “şike
vardır” diyen
rapor kadük kalacak yok sayılacak.
- Peki, ne
olacak? Yeni seçilen (atanan demek daha doğru) TFF yeni Etik Kurulu
gelecek ve yeni bir rapor yazacak
-
Bu raporda “şike yok, varsa da sahaya
yansımamış” denecek
- Böylece
herkes aklanacak. Ne ceza alacaklar ne de şike suçu işlemiş sayılacaklar
Evet,
Türk futbolunu bu plan maddi anlamda kurtaracak belki ama yıllardır ağızlardan
düşmeyen:
- 8 – 0
Arkaragücü – Galatasaray maçı
- Fenerbahçe
– Denizlispor maçı
- Alaaddin
Çakıcı’nın “Bizim emeklerimizi yok sayıyorsun Sinan” lafı
konuları gibi 2010-2011 sezonunda yaşanan şike ve teşviklerde
yıllarca Türk futbolunun yüz karası olarak kalacaktır. UEFA Türkiye’ye ceza
verirmi bilinmez ama Türk futbolu kendi geleceğine cezayı çoktan verdi bile.
Konu ne Fenerbahçe ne Trabzonspor ne de başka takımlardı, kurtarılması gereken
Türk futboluydu. Malesef olmadı. Bundan sonra gelecek olan adalet geç
gelen bir adalet olacaktır ve değeri hiç olmayacaktır. Süreci sezon sonuna
ötelemeyi başaranlar sezon bitince geçen sezon cezamız verilseydi neden şimdi
ceza alacağız diyeceklerdir.
Hiç kimse kusura bakmasın 438 sayfalık iddianamenin hepsini iki
kere okumuş v eek klasörlerinde bir çoğunu gözden geçirmiş birisi olarak bana
kimse
“Şike yada teşvik olmamıştır”
diyemez. Yukarıda Allah var.
Bütün bu pisliğe ve keşmekeşe rağmen hala maç seyretmek ve ailesi
ile bu spordan zevk almak isteyenlere bir kere daha düşünmelerini tavsiye
ediyorum.
Futbol benim tek sporum.
Trabzonspor benim tek aşkım ve hayata bakış açımın bir parçası. Kazım’ın
dediği gibi Trabzonspor “bir yaşam biçimi” benim için. Ondan ayrılmam ve
Trabzon’lu olmadgm halde ondan bir “Karadeniz
Fıkrası” olarak söz etmem imkansız. O ancak Trabzonspor’un
temsil ettiklerini anlayamayacakların akıl sorunu.
Fakat, çok sevdiğim spora katkı ve hobi olarak yaptığım futbol
yorumculuğu ve spor yazarlığı artık benim için hobi olmaktan çıktı. Yazı
yazarken midem bulanıyor artık. Ortadaki pislik o kadar çok ki neresinden
tutsanız elinizde kalıyor. Hobi denen şey, sadece zevk almak ve mümkünse
insanlığa katkı yapmak için yapılır. Yukarıda özetlenen ortamda bunu yapabilmek
imkansızlaştı benim için.
Elveda Türk Futbolu!
Elveda İnternetspor okuyucuları!
Ne kadar sülç-i lisan ettiysek affola. Hakkınızı helal edin.
Nasipse başka bir zamanda ve ortamda tekrar görüşürüz.
Son olarak yaklaşık 8 senedir
bana İnternetspor sayfalarında istediğim gibi yazma imkanı veren ve bir kere
bile yazılarıma müdahale etmeyen başta sayınHadi ÖZIŞIK beye, Baki ve Süleyman ÖZIŞIK beylere, ve tüm
İnternetspor çalışanlarına teşekkür ederim.
Yüreğinizde futbol sevgisinin azalmaması temennisiyle son kez,
SEVGİYLE KALIN
No comments:
Post a Comment