Trabzonspor icin Antalyaspor maçı takımdaki oyuncuların ve
yönetimin geleceği açısından çok önemliydi. Tolunay hoca milli aradanda
yararlanarak takımını golsüz oyuna güzel hazırlamış. Bu taktiksel değişim bazı
oyuncularda tedirginliğe sebep oldu ama ikinci yarının ilk 25 dakikası hariç
başarılı oldular. Başarısız ve şanssız
sonuçların oyuncular üzerindeki psikolojik baskısını kırmak pek kolay değildir.
Bunun üzerine sistemin devamlı Trabzonspor aleyhine kararlar üretmesi tüm
camianın dengesini bozmuş durumda. Şike
olayından hem maddi hemde manevi zarar gördüğü halde sadece kendi hakkını
aramasına bile tahammül edilemeyen bir Trabzonspor var.
Neyse maça geri dönelim.
Şike konusunu ve devam eden futbol yolsuzluklarını bir sonraki yazımıza
bırakalım. Sadece daha önce “Şike Şike Şampiyon” diye inleyen mekanlara birşey
yapmayanların şimdi “Şike Şike Barış” naraları atanlara da aynı güzellikle yaklaştığını
belirtip geçelim.
Kaleci Onur’dan çok bahsetmeye gerek yok çünkü o artık bir
Trabzon’lu olmuş. Hem karakter olarak
hemde oyuncu olarak mükemmel bir futbolcu.
İnşaallah çok daha büyük noktalara gelir kariyerinde. Dün yine güzel kurtarışlar yaparak takımını
rahatlattı. Defans blokunun solunda yine
Cech vardı. Gösterişsiz ama dikkatli bir oyun oynamaya çalıştı fakat yapabildikleri malesef sınırlı. Bu bölgeye acil bir Türk sol bek
yetiştirilmesi gerekiyor. Çok uzağa gerek yok 1461 Trabzon’a bakılsa yeterli. Umarım Tolunay hocanın Sadri beye verdiği
söylenilen listed bu bölgede bir kaç oyuncu vardır. Stoperde Bamba ve Mustafa, Volkan’ın gelip
kestiği top hariç pek adam kaçırmadılar ve Antalyaspor forvetini ceza sahası
dışında tuttular. İkinci yarının ortalarında Antalyaspor’un ceza sahamıza isabetli bir ortası bile
yoktu. Sağbekte Celutska fena değildi
ama Zeki varken sağbek oynaması sadece Zeki’nin hazır olmaması ile alakalı
sanırım. Herşeye rağmen Antalyaspor’un
gazı alınmış forvetine geçit vermediler.
Bunda onların başarısının yanında Antalyaspor’lu forvetlerin beceriksizliğide
vardı. Ömer Şişmanoğlu oyuna girene kadar doğru düzgün pozisyon bulamadılar.
Ortasahada Colman ve Adrian’ın yoklukları teknik kapasite
anlamında bir eksiklik olarak göze çarpsada Zokora’nın kesiciliği ve Soner’in yumuşak
ve zeki oyunu ile ortasaha çok zorlanmadı diyebiliriz. Kanatlarda Volkan ve
Hamit iyi oyun çıkardılar. Özellikle Volkan bir çok pozisyonu harcamasına
rağmen gol atmayı başararak şeytanın bacağını bir kere daha kırdı. Biraz daha dikkatli ve etrafına bakarak
oynarsa takıma gerçekten katkı verebilir.
Hamit ise her zamanki gibiydi.
Çok çalışkandı ama üretken değildi. Buna rağmen oyunda varlığını
hissettirdi. Bu dörtlünün önündeki Alanzinho verilen görevi yapmaya çalıştı ama
ilk yarı hariç çok etkili olamadı. Elde ettiği pozisyonları da aceleciliği
yüzünden kaybedince morali bozuldu ve 40 ile 70. dakikalarda nerede ise sahada
değildi. Ne zaman ikinci gol geldi haraketlendi ama pek bir şeye yaramadı.
Yaptıği nefis topuk haraketi ile takıma biraz güven vermek istedi ama seyirci
bile bu haraketine tepki vermedi.
İleri de tek başına olmasına rağmen çok çalışan ve takımına
büyük katkı sağlayan bir Henrique vardı. Hem topu tutuşu hem güçlü oluşu ile topun hep
ileride kalmasını sağlayarak devamlı pozisyon üretti. Kendisi atmasa da
gollerde payı büyüktü. Hele ikinci goldeki mücadelesi ve assisti yapışı
mükemmeldi. Hem kendisi hemde Yasin için
müthiş bir gol oldu. Henrique bu şekilde
devam ederse belki seneye de bu takımla olabilir. Yasin ise yaptığı gole
sarılmadan çalışırsa hakettiğini alacaktır. Aksi takdirde bir hayal kırıklığı
olarak anılacaktır. Oyuna sonradan
girenlerden Aykut her zamanki gibiydi. Düz ama dengeli oynamaya çalıştı. Bunda
da başarılı oldu ama bu takımda ancak
çok miktarda sakat varsa kadroya girebilir. Belki seneye kiralık bir takıma
gitmesi onun güveninin geri gelmesini sağlayabilir.
Sonuç olarak hayati önemi olan bir maçı 2-0 gibi net
sayılabilecek bir skor ile aldıkları için hem oyuncuları hemde teknik kadroyu
tebrik ediyorum. Fakat, 40. ve 70. dakikalar arasındaki oyunları için hayal
kırıklığı içinde olduğumu belirteyim. Özellikle bu dakikaları oyuncularına
tekrar tekrar izlettirmeli Tolunay hoca. Ayrıca birbirlerine biraz daha yakın
oynamalılar ki yardımlaşabilsinler. Bu
maçın alınması ne kadar önemli ise önümüzdeki hafta oynanacak maç bir o kadar
önemlidir. Akhisar maçından alınacak bir üç puan takımı rahatlattiğı gibi daha
üst sıralara tırmanabilmeleri için de iyi bir fırsat yaratacaktır.
Tolunay hocaya bir hatırlatma yaparak yazımı tamamlamak
isterim. Daha önce çalıştırdığı
takımlarda yıldız oyuncular ile problemler yaşamış birisi olarak Trabzonspor’da
daha dikkatli olmalı. Oyuncular hakkında
isim vererek yada dolaylı yoldan yorum yapmamalı ve oyuncusunu taraftarın ve
camianın önüne atmamalı. Bu yıldız oyuncular hiç beklemediğin bir anda hem
takımı hemde seni kurtarıverir. Bugün
Yasin’in attığı golden sonra yaptıklarını iyi irdelerseniz ne demek istediğimi
çok iyi anlarsınız. Bir oyuncuyu kadroya almayabilirsiniz ama arkasından
konuşmak ve onu taraftarın önüne atmak size yakışmadığı gibi takıma da yararı
olmaz. Ben Adrian’ı kazanın derim. Siz
ve takım kazançlı çıkar. O Adrian ki
Şenol hocamızın haftalarca takımda yer vermemesine rağmen profesyonelce
davranıp sırasını bekledi ve Kupa’da takımı ayakta tutan oyuncu oldu. Bugün
kupada varsanız onun sayesindedir. Hatırlatmak istedim…
Son bir sözde cefakar Trabzonspor taraftarına. Artık bırakın bu küslüğü. Bu takım sizin, hem
döversiniz hem seversiniz ama hiçbir zaman küsemezsiniz. Onlara küsmeniz demek onları öksüz bırakmanız
demek. Zaten “güçlünün hukukunda” ezilip
haksızlığa uğrayıp duruyorlar, birde siz sırtınızi dönerseniz kaybolup
giderler. Bu maçta onları biraz
affettiğinizi gördüm ama çok daha fazlasını vererek onları eski güçlerine
kavuşturmalısınız ki hem saha içindekileri hemde saha dışındakileri
yenebilsinler. Bunu beceriksiz yöneticilere, adaletsiz hakemlere, ve saha
dışındaki çakallara rağmen yapmak zorundasınız. Bir yıldan fazladır gerek
yollarda gerek meydanlarda haksızlığı haykırıyorsunuz ama Avni Aker’de olmanız Zurich’teki
protesto gösterisi kadar önemlidir.
Sevgiyle kalın.
No comments:
Post a Comment