Trabzonspor’umuz yılın ilk resmi maçını bir Avrupa maçı
olarak oynaması rakip ne kadar güçsüz olursa olsun biraz tehlike
arzediyordu. Bu tehlike Trabzonspor 2-0
öne geçtikten sonra bile değişmedi ve maç birden 2-2’ye geldi. Rakip belki seviye olarak düşüktü ama 20
haftadır liglerinde mücadele ediyor oluşları daha doğru dürüst hazırlık maçı
bile oynamamış Trabzonspor için büyük handikaptı.
Trabzonspor’lu oyuncular skor 2-2 olduktan sonra
demorilize olmadan sonucu çevirmek için çalışarak tebriği hak ettiler. İkinci
devreye 3-2 girilmesi ve Giray’ın net golü maçın kaderini belirledi ve ikinci
maç için bir avantaj elde edildi. Şu
andaki golcülerin Henrique ve Emre oluşları aslında tur için hala bir risk
olduğunu işaret ediyor. Bunun yanında genel olarak deplasmanlarda iyi maçlar
çıkaran bir yapıda olan takımımız rakibini ikinci maçta da yenebilir. Yinede,
defans bölgesine çok önem verilmesi gerekiyor. Sol ve sağ beklerimiz malesef
çok iyi oyun çıkaramadılar. Belkide sol bekte Cech’i sağbektede Celutska’yı
oynatmak daha iyiydi ama Cech’in kamp performansı ve kadro dışı bırakılışı işi
değiştirdi. Trabzonspor galibiyeti yaratıcı
ve kampta iyi çalışmış ortasaha oyuncularının gayretleri ile aldı. Böyle bir
ortasahaya Malouda’nın ekleniyor olması büyük avantaj ama ne zamana hazır olur
belli değil. Malesef takımın en eksik
tarafı forvet bölgesi. 4 forvet oyuncusu olmasına rağmen ayakta durabilen ve
yararlanılan tek forvet Henrique. Onunda ne kadar yararlı olduğu tartışılır.
Keşke Janko sakat olmasaydı ve şans bulabilseydi.
Daha öncede belirttiğim gibi sezonun ilk maçı olması
sebebi ile biraz zorlandılar ama yine de galibiyeti almayı başardılar. Savunma
takımın en zayıf yeri gibi göründü. Adam paylaşımı ve son hamle yetersizlikleri
her iki goldede vardı. Belki her zaman bu hatalar olmaz ama tedirgin olmamak
elde değil. Ortasahada yeterli
alternatifin varlığı takımın en kuvvetli tarafı. Eğer savunma ve forvete birer
takviye yapılabilirse ligde ve kupada iyi yerlere gelinebilir.
Maçın sivrilen oyuncularına gelince. Aykut daha önceki
oyunlarının çok üzerinde bir performans göstererek beni çok şaşırttı. Aynı
şekilde Colman’da bu sene yeni transfer gibi. Yanlız yanındaki insanında biraz
koşması gerekiyor. Bunların yanında
Volkan ve Olcan bildiğimiz gibi. Olcan çoğunlukla katkı yaptı ama Volkan çok
uğraşırmış gibi göründü ama üretkenlik yine yoktu. Özellikle kaçan
pozisyonlardan sonra ileride eli belinde çakılı kalışı saçma ötesiydi. Bu
haraketleri amatör oyuncular yapmıyor artık. İkinci yarı MRA kulağını çekmiş
olmalı ki kendisini oyuna daha çok verdi.
Maçın En’leri:
-
Maçın en güzel haraketi Adrian’ın rovaşetasıydı.
-
Maçın en kötü haraketi oyuna sonradan giren
Emre’nin hakeme karşı yaptığı haraketti
-
Maçın en duygusal haraketi Volkan’ın bir engelli
kardeşimize formasını vermesiydi
-
Maçın en karaktersiz haraketi üzerine gelen
Colman’ın kendisine vurmamış olmasına rağmen rakip oyuncunun havada uçup kendini
yere atmasıydı
-
Maçın en huzurlu anı “Şike Şike Şike Para Para
Para” tezahuratıydı
-
Maçın en şaşılacak haraketi spikerin
Trabzonspor’un ikinci golünde sesi kısılırcasına bağırışıydı. Malum, LigTV’de
Trabzonspor gol atınca sadece “gol oldu” yada “kimse yok mu?” diyen spikerlere
alışığız biz
Son
olarak, MRA ve takım iyi yolda denebilir. En azından kamp boşa geçmemiş. Yapılacak takviyelerin takıma katkısı olursa
bu sezon iyi bir iş çıkarabilir Trabzonspor. Yeterki bütün oyuncularını oyuna
konsantre edebilsin ve taraftar bugünki gibi stadı doldursun.
Gelelim
bu haftaya….
HAFTANIN YALANI:
CAS’ın
Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın Avrupa’dan men edilişlerindeki yürütmeyi durdurma
kararı.
CAS
yürütmeyi durdurmadı, Fenerbahçe ve Beşiktaş hızlı yargılama için CAS ile
anlaştı. Davanın sonucu şampiyonlar ligi başlamadan belli olacak. CAS
Fenerbahçe’nin suçluluğuna karar verirse ki büyük ihtimal, bu sene Avrupaya
gidemeyecek ve pratik olarak ceza üç yıla çıkmış olacak. 3 Temmuz’dan beri türlü yalanlarla uyutulan
Fenerbahçe taraftarı çaresizliğin ve ümitsizliğin verdiği akıl durgunluğu ile
bu yalanlara hala inanıyor malesef. Hem kendi yöneticileri ve hemde İstanbul
yerel medyasının kirli gazeteleri tarfından kandırılıyorlar. Bakalım, CAS’tan sonra nereye
başvurulacak. Biraz Avrupa spor
hukukundaki kararları incelemiş insanlar iki yöneticisinin kendi
federasyonundan şike ve teşvikten ceza almış bir takımın UEFA ve CAS tarafından
cezalandırılmaması ihtimalinin olmadığını bilmesi lazımken, malesef umut
fakirin ekmeği misali hala bu yalanlara inanılıyor. Ne yazık ki insanlarını doğru bilgilendirmeyen
bir basın ve yöneticiler topluluğu var Türkiye’mizde. UEFA’nın verdiği cezalar
biraz olsun bu insanların dışlanmasına sebep olur diye düşünmüştüm ama yine
yanıldım. CAS’ın cezaları onamasından
sonra bile bir kulp bulup bu insanlar pislikleri ile beraber Türk futbolunu
kirletmeye devam edeceklerdir. Bu
insanlar kendi çıkarları için ülke olarak Avrupa’dan men edilmemize bile
üzülmezler.
HAFTANIN SPOR YORUMU:
2010-2011
Şampiyonluğumuz Türkiye Futbol Federasyonu tarafından tarafımıza verildiği
zaman konuşacağız. Trabzonspor Başkanı
İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu
İmkansızı
istemek bu olsa gerek. Sayın Demirören’I kesseniz böyle bir karara imza atmaz.
Onun TFF’nin başına getiriliş ilkelerine tamamen aykırı bir durum olur bu.
İMKANSIZ.
HAFTANIN SPOR TRAJEDİSİ:
İki
yıldır bizim mektup, email, ve faxlarımızı küçümseyenlerin futbolcularına
UEFA’ya mektup yazdırıp bunu basın toplantısı ve düşük kaşlarla açıklatmaları.
Hemde o sene kadroda olmayan bir futbolcuyla.
Üzülmemek elde değil.
HAFTANIN ŞARK KURNAZLIĞI:
Bizimkisi
Fenerbahçe’nin ki gibi ceza değil tedbirdir. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman
Ah
ÇARŞI vah ÇARŞI, siz bu hallere düşecek bir sivil toplum örgütümüydünüz! Bu sessizlik artık utanç sessizliğinden çıktı
başka haller alıyor artık. İnşaallah
farkındasınızdır.
No comments:
Post a Comment