3 Temmuz 2011 gününden beri gündemde olan şike ve teşvik
bugün hala Türkiye’nin gündeminde ise bunu Trabzonspor taraftarının bitmek
bilmez adalet arzusuna ve TFF’nin başına geçip sorunu çözmek için kıllarını
kıpırdatmayan yöneticilere borçluyuz.
Evet, Türkiye’de şike ve teşvik hala var…
Şike’den ceza almış yöneticiler Fenerbahçe kulübünün resmi
etkinliklerinde boy gösteriyorlarsa,
- Şike’den ceza almış futbolcular, yöneticileri şikeden ceza almış takımlarca kollanıyorsa ve sahalarda maça çıkabiliyorlarsa,
- Şike’den ve teşvikten UEFA ve CAS’dan ceza almış takımın yöneticileri hala koltuklarındaysa,
- Şike’nin üzerine giden ve bunun için kişi ayırımı yapmayan Trabzonspor gönüllüleri işlerinden kovuluyorsa,
- Şike’den ve teşvikten ceza almış eski futbolcu yayıncı kuruluşta yorumcu olarak işe alınıyorsa,
- Binlerce Trabzonspor taraftarının İstinye’ye gidip hiçbir taşkınlık yapmadan gösteri yapması sözde objektif özde şikeci koruyucusu spor yazarlarının zoruna gidiyor ve onlara terorist diyorsa,
- Bir maçtan sonra bir takım taraftarı önce sahaya inip güvenlikçi kovalıyor ve sonra dışarıda benzinlikte polis aracı yakıyorsa,
- Bu yaptıklarını karakolda “sahada davetiye dağıtıyordum” deyip savunuyor ve serbest kalıyorsa,
- Sözde spor yorumcuları şikecileri korumak için yıllar önce yaptığı hatadan dolayı ceza alıp cezasını milli takıma seçilmeyerek hala çeken Gökdeniz’e saldırıyorsa,
- Cezasını çekmiş formda Gökdeniz değilde ırkçılığı kendisi tarafından itiraf edilmiş Emre Belezoğlu milli takımın kaptanı olarak maçlara çıkıyorsa,
- Sadece ve sadece adalet için UEFA, CAS, FIFA, Avrupa, Asya, Amerika demeden hakkını arayan Trabzonspor taraftarı hala “vatan haini” ve “terorist” olarak şuçlanıyorsa,
- Başkanlığı döneminde yaptığı yolsuzluklardan Beşiktaş’ın ceza almasına sebep olan şahış TFF başkanı oluyorsa,
Kusura bakmayın Türkiye’de şu anda şike ve teşviğin hemde DANİSKASI
vardır.
Bu ortamda Trabzonspor takımının geçen seneye göre sadece
üç takviye yapmasına rağmen bulunduğu konum mucizevidir.
Mustafa Akçay’ın oyun tarzı ve taktikleri ile oyuncu
değişikliklerindeki anlamsızlığı sorgulamanın gereği yoktur çünkü Türkiye’de şu
anda anlamsız bir lig oynanmaktadır.
Türk futbolundaki pislikler temizlenmeden ligimiz bir kör dövüşünden öteye
gidemeyecektir. Milli takımın başına
Fatih Terim’in gelmesi de fayda etmeyecektir çünkü sahalarımızda normal bir
mücadele yok. Onur ile Volkan milli
maçta seyirciye birlikte selam vermiş fark etmez. Trabzonspor yine Kadıköy’e
gelse Volkan ve Selçuk Onur’a yine saldırır.
Son olarak, futbolumuzdaki pisliğin temizlenmemesinin en
büyük sebebi siyasilerdir. Hükümetinden muhalefetine kadar bir iki milletvekili
hariç hepsi şikecilerin ve teşvikçilerin kurtulmaları için çalıştı. Sayın
Başbakan’ımız açık açık “bizde İlgiltere gibi 5 sene Avrupa’ya gitmeyiz”
diyebildi şikecilerin korunması için. Yani, balık baştan kokmuş ve hatta çürümüştür.
Bu kokuşmuşluk içinde Trabzonspor lider olmuş 4. olmuş bir şey fark etmez.
Şikeciler ve onların yayıncı kuruluş ve spor medyasındaki
uzantıları ve köstebekleri temizlenmeden Türk futbolunun ayağa kalkması mümkün
değildir. Bu sebeple Trabzospor
taraftarının Trabzonspor yönetimine, TFF yönetimine, ve hatta hükümete bakmadan
kendi adalet savaşını vermesinden başka çaresi ve doğru yolu yoktur. Bugünki
başkanı bile seçildikten sonra yan çizmiş bir taraftar topluluğu binlerce kişi
ile tepkisini İstinye’de gösterebilmiş ve başarılı olmuştur. O zaman bu yürüyüşe karşı çıkan ve
yöneticilerini yürüyüşe gitmemeleri için uyaran sayın başkanımızın bugün bu
yürüyüş üzerinden taraftarını tebrik etmesi en basitinden DEĞERSİZDİR. Sayın Hacıosmanoğlu seçimde söylediği hemen
hiç bir sözü tutmamıştır ve tabiri yerinde ise KOF çıkmıştır. Bayram sırasında camianın sakinleşmesi için
söylediği “başvurumuz hazır bayramdan sonra resmi başvuru yapılacak” lafına da
inanmamıştım. Hala inananlar için bir
hayal kırıklığı daha olmuştur. Sayın
Hacıosmanoğlu belli kesimlerce frenlenmektedir ve bu Trabzonspor’a zarar
vermektedir. En önemlisi de bu onun kendi sözlerini yemesi anlamına
gelmektedir. Bu gidiş ile yöneticilik
ömrü Sadri Şener’den çok daha kısa olacaktır. Bu camia takımını şampiyon yapmış
sayın Şener’i bile yollamışsa sayın Hacıosmanoğlu’nu çok rahat gönderir.
Açıkça söylemek gerekirse Trabzonspor taraftarı için Şener’de
Hacıosmanoğlu’da birer teferruattır. Asıl olan adalet ve Trabzonspor’dur.
Trabzonspor birgün hakkını alırsa ve Türk futboluna adaleti getirirse bunda
yöneticilerinin değil sadece ve sadece kendi emekleri olacaktır.
Son olarak Legia Varşova ile karşılaşacak takımımıza
başarılar dilerim. En azından sahada mücadele edeceklerine olan inancım sebebi
ile şu ana kadar sürdürdükleri başarılı Avrupa serüveninin devam edeceğini ümit
ediyorum. Emin Mustafa hocamız kadro konusunda bir HIRT’lık daha yapacaktır.
Olsun biz onu öyle seveceğiz artık. Bu saçma ortamda takımın başına geçmiş gece
gündüz emek harcıyor. Emeğe karşı saygısız olacak değiliz. Kızarız ama saygısız
olmayız.
Sevgiyle kalın.