Bildiğimiz
üzere UEFA TFF’nin Avrupa Ligine katılacağını duyurduğu Sivasspor ve
Eskişehirspor için bir soruşturma başlattı.
Bir kaç yazı önce, şöyle demştim:
İnşaallah
Sivasspor Avrupa’ya gitmeye hak kazanacak dereceyi yapar ve hep birlikte
Fenerbahçe’nin tek başına şike yapmadığını görürüz”
Dualarımız
kabul oldu ve Sivasspor EUFA Avrupa ligine gidecek takımlardan birisi ollarak
aymaz TFF tarafından UEFA’ya bildirildi.
Bu bildirim yapılır yapılmaz, UEFA hem Sivasspor hemde Eskişehirspor
hakkında soruştuma açacağını açıkladı.
Peki
Neden?
Nedeni
çok basit aslında. UEFA her iki
takımında Nisan 2007’den beri direkt yada dolaylı olarak şike ve teşviğe
bulaşıp bulaşmadıklarını beyan etmelerini ve kendisininde ellerinde olan
bilgiler ışığında temiz olup olmadıklarına karar verceğini söylüyor. UEFA’nın açıklamasında [1], her iki takımında
2014/2015 Avrupa Ligi Duzenlemeleri Belgesinin [2] 2.07.g, 2.08, ve 2.09 sayılı
kurallarına göre inceleneğini söylüyor.
Can alıcı nokta 2.07.g bendidir çünkü bu Nisan 2007’den beri temiz olma
kuralı üzerine. Syle diyor:
2.07.g) it
must not have been directly and/or indirectly involved, since the entry into
force of Article 50(3) of the UEFA Statutes, i.e. 27 April 2007, in any activity
aimed at arranging or influencing the outcome of a match at national or
international level and must confirm this to the UEFA administration in
writing.
Kısa
tercümesi, her kulüp Nisan 2007 tarihinden bu yana şike ve teşviğe ile direkt
yada indirect olarak bulaşmamış olmalı ve bunu yazılı olarak UEFA’ya vermeli
diyor. Yani, her iki takımda o tarihten
beri şikeye yada teşviğe hiçbir şekilde bulaşmadıklarını yazılı olarak söylemek
zorunda.
2.08 ve
2.09 bentleri ise, bu yazılı beyana rağmen UEFA’nın gerek kendi elindeki
belgelerden, gerek yerel federasyon ve mahkemelerden elde edeceği belgelerden
kulüpleri inceleyeceğini söylüyor.
Fenerbahçe için yapılan incelemelerde her iki kulübünde adınn geçmesi
sebebi ile UEFA her iki kulüp hakkında da belgelere sahip. Yani, Yargıtayın gerekçeli kararını baz
alsalar bile bu iki kulübümüzün Avrupa Ligine gitmeleri bayağı zor. Özellikle Sivasspor’un gitme ihtimali sıfır
çünkü Mecnun Odyakmaz, Mehmet Yıldız, ve Korcan Çelik şike ve teşvikten ceza
aldılar ve Yargıtay suçların sabit gördü.
Sadece Mecnun Odyakmaza verilen cezanın yeniden hesaplanmasını istedi. Yani suç sabit ama cezanın yeterli olup
olmadığının yeniden hesaplanması istendi.
Eskişehirspor’un
durumu biraz daha farklı. Kulüp olarak
şike yada teşvike herhangi bir yöneticisinin karışmadığını iddia edecek ve o
şekilde savunma vereceklerdir. Buradaki püf nokta Bülent Uygun’un pozisyonunun
ne olduğu. Eğer sadece teknik direktör
ise belki kurtarma şansı var. Eğer bizim bildiğimiz gibi Futbol Direktörü ise
yönetici konumunda sayılması çok büyük ihtimal.
Ayrıca sıfır tolerans ve direkt yada dolaylı olarak karışmak yeterli
dediği için UEFA bu yıl Eskişehir’in Avrupa Lig’inde mücadele etmesini
yasaklayacaktır.
Bu işin
başından beri, asıl olanın Türkiye’deki sportif yargılama olduğunu söyledim. Eğer zamanın TFF’si ve Etik ve Tahkim
kurulları, şike ve teşviğe karışan takımlara gerekli cezaları vermiş olsaydı,
şu anda bizim takımlarımızda Juventus gibi rahatça Avrupa kupalarına
gidebileceklerdi. Bu cezalar verilmedikçe,
şike ve teşvikte adı geçen her kulübün başında UEFA soruşturmaları demoklasin
kılıcı gibi duracaktır. Dolayısiyle,
suçun kesinleştiği maçlarda adı geçen takımlar ligde başarı durumlari ne olursa
olsun, ileriki yıllarda bu iki takımımızın düştüğü durama düşeceklerdir. TFF
gerekli cezaları vermediği sürece UEFA bu takımları kupalarına alırken hep
sorgulayacak ve şikeci ve teşvikçiliğimiz her sene Avrupa’nın gündeminde
olacaktır.
Peki
Neden? Fenerbahçe kulübünü ve Aziz
Yıldırım’ı korumak için. Bir takım için ve bir kişi için bütün takımlarımız
hatta liglerimiz her zaman töhmet altında kalacaklardır. Bu sebeple artık
Türkiye kendi adaletini kendisi yerine getirmeli ve şike ve teşvikte suçu sabit
olan (yargıtay gerekçeli kararına göre) her takıma cezalarını vermeli ve
dosyayı öyle kapatmalıdır. Ancak bu şekilde Avrupa’ya gitmeye hak kazanan
takımlarımız, Nisan 2007 kuralından kurtulabilirler. Mektuplarında, şike yada
teşvikte bulunduk ama cezamızı çektik diyebilir ve Avrupa kupalarına rahatça
katılabilirler.
Yargıtayın
gerekçeli kararına göre suçları sabit olan yönetici ve futbolcular ile suç
unsuru olan maçları tekrar hatırlayalım [3]:
Şikenin
sabit olduğu maçlar:
Kardemir Karabükspor-Fenerbahçe: (8 Mayıs 2011, 0-1)
Fenerbahçe-Ankaragücü: (15 Mayıs 2011, 6-0),
Sivasspor-Fenerbahçe: (22 Mayıs 2011, 3-4),
Fenerbahçe-İstanbul Belediye: (1 Mayıs 2011, 2-0)
Beşiktaş-İstanbul
Belediye (Ziraat Türkiye Kupası finali, 11 Mayıs 2011)
Teşvik
priminin sabit olduğu maçlar:
Eskişehirspor-Trabzonspor (22 Nisan 2011, 0-0)
Trabzonspor-İstanbul Belediye (15 Mayıs 2011, 3-1)
Trabzonspor-Bursaspor (17 Nisan 2011, 1-0)
Beraat Edilen Maçlar:
Manisa-Trabzon (21 Şubat 2011)
F.Bahçe-Kasımpaşa (26 Şubat 2011)
Bursa-İstanbul
Belediye (6 Mart 2011)
Gençlerbirliği-F.Bahçe (7 Mart 2011)
Gençlerbirliği-Trabzon (20 Mart 2011)
Eskişehir-F.Bahçe (9 Nisan 2011)
Suçu Sabit Yöneticiler ve Futbolcular:
Aziz
Yıldırım (Fenerbahçe Başkanı)
Alaaddin
Yıldırım (Fenerbahçe)
Sekip
Mosturoğlu (Fenerbahçe Yöneticisi)
İlhan
Ekşioğlu (Fenerbahçe Yöneticisi)
Cemil
Turan (Fenerbahçe)
Samet
Güzel (Fenerbahçe Tercumanı)
Bülent
Uygun (Eskişehirspor Futbol
Direktörü)
Ümit
Karan (Eskişehirspor)
Mecnun
Odyakmaz (Sivasspor Başkanı)
Mehmet
Yıldız (Sivasspor Futbolcusu)
Korcan
Çelikay (Sivasspor Futbolcusu)
İbrahim
Akın (İstanbul Belediyespor)
İskender Alın
(İstanbul Belediyespor)
Gökçek
Vederson (Bursaspor)
Serdal
Adalı (Beşiktaş Yöneticisi)
Tayfur
Havutçu (Beşiktaş Teknik Direktörü)
Bu karar
özetine göre, şike yada teşviğe direkt yada dolaylı olarak bulaşmış
takımlarımız listelersek:
Fenerbahçe
Beşiktaş
Sivasspor
Gençlerbirliği
İstanbul
Belediyespor
Eskişehirspor
Bursaspor
Bu
takımlarımızın hepsi Türkiye’de şike ve
teşvikin cezaları verilmediği sürece Avrupa’ya giderken hep korku ve stress yaşayacaklardır. Bu sene Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’ne
gidişi bile şüphelidir. Bekleyip
göreceğiz.
Son Söz:
UEFA’nın şike ve teşvik sebebi ile kulüplerimiz her yıl sorgulaması ve ceza
vermesi herkesin utanması gereken bir durumdur. Bize bu utancı yaşatan başta
Yıldırım Demirören, Aziz Yıldırım, Yayıncı Kuruluş, İstanbul Medyası, ve en
önemlisi bütün siyasi partilere hakkı yenenlerin hakkını helal etmediğini adım
gibi biliyorum. Bu kul hakkı onların ayağına her safhada dolanacaktır.
Adalet değerli
bir hazinedir, bir gün herkese lazım olur – Şenol GÜNEŞ
Kaynaklar: