Monday, March 2, 2015

Kangren


Spor yazılarını skor yazıları olarak okumaktan hoşlanan sayın Trabzonspor sevdalılarına bu cümleden sonra bu yazıyı okuyup vakit kaybetmemelerini tavsiye ederim.  Bugün ki maç ile ilgili yorumum en sondaki cümlemdedir.  İsteyen yazıyı atlayıp oradan skor yorumumu okuyabilirler ama derdi Trabzonspor olanlar yazıyı okumaya devam edebilir.


1.     İrfan Coşkun,  yönetici, secimin ertesi günü
2.     Osman İlyas,  yönetici, secimin ertesi günü
3.     Yaşar Aşçıoğlu, iş yoğunluğundan
4.     Çetin Kansız, yönetici, bulamadım
5.     Sebahattin Çakıroğlu, Başkan yardımcısı, FB maçı sonrasıç
6.     Engin Kara, taraftardan sorumlu yönetci, İHO’nun taraftar gurupları ile toplantı yapmasından sonra
7.     Mehmet Uğur Bozoğlu, Yatırım Proje ve Tesislerden sorumlu yöneticiö bulamadım
8.     Abdi Serdar Üstünsalih, Mali İşlerden sorumlu, yeni alınacak menejer ve hesapsız harcamalar sebebiyle

Değerli Trabzonspor gönüllüleri, yukarıdaki liste farklı sebeplerle ve farklı zamanlarda başkanımız sayın İbrahim Hacıomanoğlu yönetiminden istifa etmiş eski yöneticilerimizdir.

1.     Tolunay Kafkas
2.     Mustafa Reşit Akçay
3.     Hami Mandıralı
4.     Halilhodziç
5.     Ersun Yanal

Değerli Trabzonspor gönülleri, yukarıdakiler sayın başkanımızın getirip yolladığı teknik adamların listesi.  En son Tolunay Kafkas’a tazminat ödemeye mahkum oldu kulüp.

1. Faruk Nafiz Özak                     Adalet ve Kalkınma Partisi
2. Erdoğan Bayraktar                   Adalet ve Kalkınma Partisi
3. Aydın Bıyıklıoğlu                    Adalet ve Kalkınma Partisi
4. Safiye Seymenoğlu                  Adalet ve Kalkınma Partisi
4. Volkan Canalioğlu                   Cumhuriyet Halk Partisi
5. Koray Aydın                            Milliyetçi Hareket Partisi

Değerli Trabzonspor gönüllüleri, yukarıdaki liste 24. Dönem Trabzon milletvekilleri. İçlerinden sadece Koray Aydın ve birazda Volkan Canalioğlu şikeye karşı etkin mücadele etmiştir. Başkanımız sayın Hacıosmanoğlu sadece Erdoğan Bayraktar ile kavgalı değildir. O da yolsuzluk ve ‘ince ayar’ lafı ile hatırlanıyor.


1.     Hep beraber geldik, hep beraber gideriz
2.     Halilhodziç giderse bizde gideriz
3.     Başarısız olursak gitmesini biliriz çünkü biz Trabzonspor taraftarıyız
4.     Gerekirse 1 milyon kişi yürürüz
5.     Kupa bir kaç ay içinde müzemizde
6.     2010-2011 sezonuna ait Şampiyonluk ve Kupa Trabzon’a kara yoluyla getirmezsek  başkanlık koltuğunda oturmayı Allah bize nasip etmesin… Emek hırsızlarından hesap soramazsak başkanlık bize haram olsun
7.     30 milyon Euro verselerde Olcan’ı satmayacağız
8.     Konu kapanmıştır, Tolga'yı satmıyoruz. Milleti kandırıyorlar. Yok 10, yok 5 milyon avro istemişiz. Biz en başından beri Tolga için 3 milyon avro istedik. Tolga'nın içeride 500 bin avro alacağı var onu da ödeyin dedik. Tolga kendisi 250 binden vazgeçti. Yani Tolga için ödenmesi gereken miktar 3 milyon 250 bin avro. Bu futbolda ilke kalmamış. Top yuvarlak ama biz değiliz.


Yukarıdakiler listede başkanımızın ağzından çıkan ama gereğini yerine getiremedği sözlerinden bir çırpıda aklıma gelenler.


Malesef Trabzonspor aşırı derecede kötü yönetiliyor. Budan daha kötü olan ise bu kötü yönetime alternatif olabileceklerin bir araya gelememesi.  Nerede ise herkes İHO iyice batsın biz daha rahat geliriz derdinde.  Şu anda ses çıkaramayanların daha sonra söz söyleme imkanlarıda sınırlı olacaktır.  Açık söylüyorum Trabzonspor’un bir kaç senesi değil geleceği tehlikededir. Kulüp tarihinde görülmemiş bir şekilde siyasetin esiri olmuştur. 


Tüm bu ahval ve şerait içinde benden Karabükspor maçı yorumu bekleyen tüm okurlarımdan özür diliyorum.

Yöneticisi liderlikten bir haber, teknik adamı cesaretsiz ve hazırlıksız, futbolcusu vurdumduymaz bir takımdan uzun yollu bir başarı gelmez.  Yıldız oyuncusunu teknik adamına ve siyasi liderini takımana tercih eden bir başkandan ise kusura bakmayın ama bu camiaya yarar gelmez.  Trabzonspor camiası hiç olmadığı kadar paramparça olmuş durumda.  Bu yönetim camiasını birazcık düşünüp istifa etmediği ve bu camianın değerleri masaya ellerini vurup biz varız demediği sürece malesef kan kaybetmeye devam edeceğiz.

Bugün ki maçla ilgili  söylenecek tek söz var.

Mehmet Ekici

Gerisi malesef koca bir hiç.


Sevgiyle kalın.




Sunday, December 7, 2014

BJK - TS Üzerine Az ve öz

1. Beşiktaş hak etti ve kazandı. 

2. Hakem BJK'nin ihtiyacı olmamasına rağmen cinlikler yapıp oyunu zaman zaman gerdi.

3. Mustafa Pektemek'e geçmiş olsun ama kızacaksa cezasını erteletenlere kızsın.

4. Trabzonspor takımı daha çok yeni olmasına rağmen oyuncu kalitesi çok yüksek. İstikrarlı bir şekilde devam edilirse başarılı oluruz.

5. Başarılı oluruz ama şampiyon olamayız, oldurmazlar.

6. Olacakken birileri tarla sürer diğerleri Süleyman Seba yılı der.

7. Trabzonspor'un TC'de alabileceği en büyük başarı Türkiye kupası ve ikinciliktir. Avrupa'da ise her zamanki gibi başarı devam eder. Avrupa'da galibiyeti malubiyetinden fazla olan takım olmaya devam edecektir. 

8. Ersun hocaya sabredip takımın oturmasını beklemeli ve devre arası iyi bir kaleci alınmalı

9. Seneye Şampiyonlar liginde başarılı olunur ve bu kadro en az 3 sene Trabzonspor'u hep yarışta tutar.

10. Olurda Padişah hazretleri insafa gelir ve 2010-2011 şampiyonluğunu hakedene verirse belki o zaman tekrar şampiyon olma şansı doğar.


Beşiktaşı tekrar tebrik eder milli takımda takım arkadaşının başına silah dayayan mahlukatı en kısa zamanda takımdan yollamalarını temenni ederim. Şikeci başkanlarından nasıl kurtuldularsa karaktersiz futbolcularından da kurtulmalılar.

Trabzonspor'a gelince:
Sadece biraz sabır gerekli.  Karaterine kefil olamam ama teknik adamlığı TC üzerinde olan bir teknik adam var. Futbolcular deli Vahit sayesinde zaten TC ortalamasının cok üstünde. Başarı icin sadece sabır gerek artık. Yanlız, başarınışampiyonluk demek olmadığını tekrar hatırlatmalıyım.

Sevgiyle kalin. 

Tuesday, October 21, 2014

Üç Kafadar ve Bir Terbiyesiz

Trabzonspor tam beş hafta sonra üç kafa golü ile planlarını beraberliğe ve hakem yolu ile sert futbol üzerine kurmuş Mersin İdman Yurdu’nu yenerek üç puan aldı.  Bu üç puan sayı değeri olarak herhangi bir üç puandan tabiki farksız ama takımın ayağa kalkması anlamında büyük bir öneme sahip.  Galip gelememe sendromu yada baskısından çıkıp oyuncuların kendilerini oyuna daha rahat verebilmesini ve özgüvenlerinin yükselmesini sağlayacaktır.  Bu açıdan çok büyük önemi vardır.

Oyuna gelince, kadro zenginliğinin yavaş yavaş kendini göstermesi ve kredilerin tükenmesi sebebi ile Halilhodziç ve oyuncularının herşeylerini sahada vermeleri sonucu daha derli toplu göründü.  Takımın hemen her bölgesi sakatlık belası ile kıvranıyor malesef. Defans ve forvet bolluğu olmasına rağmen bazı maçlarda bu bölgelere devşirme oyuncular kullanmak zorunda kalan Halilhodziç dünde Zeki’yi sol bek oynatmak zorunda kaldı.  Halilhodziç’te oyuncularda Karabük maçından büyük ders çıkarmışlar.  Türkiye ligi normal bir lig değil. Fantazi yapılacak lig hiç değil.  Bunu Halilhodziç’te anlamıştır artık. Gollerin hepsinin kafa golü olması takımın artık belli bir planının olduğunun ve gol yollarıda birbirlerini beslemeye başladıklarının göstergesi.  Özellikle iki stoperin gol atması toplu hücum toplu defans yapılması anlamında umut verdi. Cardozo’nun nefis kafa golü ise, “siz topu ceza alanına yollayın gerisini bana bırakın” der gibiydi. 

Oyuncuların nasıl oynadıklarından çok ne kadara uyumlu oldukları önemli büyük takımlarda. Trabzonspor’un oyuncu kalitesi tartışılacak bir kalitede değil. Bu kalitenin uyumunun sağlanması ve herkesin elinden geleni yapmaya başlaması ile bu takım iyi sonuçlar alacaktır. İyi sonuçlar bu takımı şampiyon yapmaz, yaptırmazlar. Hakedilen bir şampiyonluğun bile verilmediği bir düzende güzel oyun ile şampiyon olunamayacağı açık. Şike, teşvik, ve hırsızlık lobisi kimi isterse o şampiyon olacak. Şu anki görüntü Beşiktaş’ın şampiyon yapılması yönünde. Tabi, büyük şikeci Aziz Yılmaz ve tescilli evrak tahrifatçısı sayın Demirören fikirlerini değiştirmezlerse. Onların emir aldıkları siyaset kurumunu da unutmamak lazım. Bugün Türk futbolundaki adaletsizliğin yegane sebebi bu iktidar değil mi?

Bir büyüğümüzün oğlu “Fenerbahçe’yi kurtaracağız diye Aziz Yıldırım’a yardım ediyoruz” demedi mi?  Türkiye’nin gerçekleri bunlar.  Türk futbolu zamanın başbakanı ile Ridvan Dilmen ve Aykut Kocaman ile yapılan üçlü toplantılar ile krizden çıkarıldı ne de olsa.  Rıdvan Dilmen ne derse bir hafta sonra federasyon kararı açıklamıyor mu?  Daha geçen hafta Dilmen yabancı futbolcu serbest olmalı ama kalite şartı aranmalı dedi. Bu hafta federasyon bunun çalışmasını yaptığını açıkladı.  

Bu sebepler ile Trabzonspor iyi sonuçlar alabilir ama Avrupa’da. Ligde ise yine Avrupa’ya gitmek için vize alabilir. Seneye bugün ki federasyon gider ve şike cezaları verilirse, Türkiye’de de şampiyon olmaları mümkün.

Devletin televizyonunda benim vergilerim ile maaş alan bir eski futbolcu ve yeni futbol yorumcusu Halilhodziç’in Rıza hocaya verdiği cevaba “terbiyesizlik” demiş.  Hakan Ünsal ki bu ligde sahtekarlıkları ile ünlenmiş bir futbolcu.  Bu yorumcu Fatih Terim bir gazeteciye “onu çekme bunu çek” deyip edep yerini gösterdiğinde sus pus olmuşsa şu anki yorumu beş para etmez ve omurgasızdır.  Sahada yaptığı hırsızlıklarla anılan bir eski futbolcunun bütün futbol kariyeri ciddiyet ve dürüstlük üzerine kurulu Halilhodziç’e terbiyesiz demesi Aziz Yıldırım’ın şike kurbanıyız demesi ile eşdeğerdir.  Halilhodziç’in dediği gibi herkes kendi işini yapsın….

Sevgiyle kalın.


alHa


Monday, September 22, 2014

Ya Ligi Bırak yada Topyekün Mücadele

Trabzonspor şikeye ve teşviğe karışmış takımlar karşısında 1-0 yada 2-0 yenik başlar.  Bu sebeple, Trabzonspor 1-0 başlayan maçı zor zor 1-1’e getirdi.  Trabzonspor yönetimi bütün gücünü ya bu gerçeği değiştirmek için  harcayacak yada Vahid hocaya bu gerçeği açık bir dille anlatacak, yoksa bu ligde üst sıralara gelmeleri zor ötesidir. Şike ve teşvikten sabıkalı takımların hepsi kendini ispatlama derdine düşmüş ve ceza almadıkları için eski hareket ve yakalaşımlarına devam ediyorlar. Bu sebepledir ki başkan ve yönetim ya gerçek anlamda bu sistemi değiştirmek için uğraşacaklar yada ligde şampiyonluk ve yüksek hedefler ortaya koymamalıdır.  

Vahid hoca ligdeki oyununu Avrupa’daki oyunundan ayırmalıdır. Türkiye’de önce durdur sonra vur takdiği işlemez çünki karşında dürüst ve puan almaya çalışan takım sayısı azdır. Bu takdik ile Türkiye’de arkası sağlam her takımdan en fazla beraberlik koparabilir.  Dediğim gibi Vahid hoca oyuna 1-0 yenik başladığıni kafasına yerleştirmeli ve ilk 30 dakikada gol atıp durumu beraberliğe getirmelidir.  Ayrıca hakemler için verdiği tepkileri de ona karşı kullanacaklardır. O tepkileri verirken daha dikkatli ve alaycı olabilmeli. Hiç görmedikleri tepkileri göstermeli ki ceza vermek akıllarına gelmesin.

Teknik analize gelince. Bu oyunun teknik analizi yok. Hakem tamamen keyfinin kahyasında maç yönetip Trabzonspor’u ezdirdi. Onur gibi bir oyuncuyu bile çileden çıkarabiliyorsan demek ki hata sende sayın hakem kardeşim. Bu rezaletin dokunulmamış kırık dişlilerisiniz ve şike ve teşvikten başkaların yakalayanların size dokunamamış olması utançtır.

Vahid hoca ortasahasındaki zayıflıktan dolayı bu tip maçlarda çok zorlanacaktır. Karşısındaki her takımın çirkef olduğunu kabul edip oyuncularının sinirlerini ve oyun kurgusunu buna göre ayarlamalıdır. Aksi takdirde Türkiye’de başarı sağlayamaz. Türkiye’de futbol oynanmıyor. Türkiye’de sahada ve saha dışında savaş veriliyor. Hemde adalet savaşı veriliyor. Bu adalet savaşı Vahid hocanın işi değil. O savaş yönetim tarafından verilmelidir. Bu adalet savaşı da sözde değilde yürekle verilmelidir. Ne siyasetle içiçe ne de siyasete karşı verilir. Adalet savaşının yapısı bellidir.
Son söz. Bu hakem Merieles’in suratına tükürdüğu hakemdir. Raporuna “bana tükürdü” yazdığı halde Tahkim kurulu onun tükürük değil sıvı olduğunu söylemesini içine sindiren bir kişiliğe sahiptir. Daha fazlasını söylemeye yada analiz yapmaya gerek yok.
Bir son söz de sayın İHO’ya. Başkanın ya yürekli bir şekilde bu sistemi çökertmek içinuğraşacak yada ligde bir hedefimiz yok demek zorundadır.  Bu kadar açık söylüyorum bunu.  Ya o büyük yürüyüşü organize et yada bizim bu ligde hedefimiz yok amacımız Avrupa demek zorundasınız. Bunun ortası yok.


Sevgiyl e kalın.

Sunday, September 14, 2014

Yeni Trabzonspor’un Doğuşu

Trabzonspor yeniden doğuyor çünkü takımın nerede ise tamamı değişti ve başlarında çok kurt bir hoca var.  Yönetim transfer politikasını anlamsız ve plansız genç oyuncu transferinden risk alıp büyümeye çevirmesi ve Vahid hoca çekiciliğini kullanması sonucu iyi denebilecek bir kadro oluşturuldu.  Bu kadroyu belki son zamanlarda kurdular ve çok çalışma fırsatı bulamadılar ama kağıt üzerinde takımın kalitesi seviye atladı.  Vahid hocanın disiplini ve çalışması ile artık Trabzonspor yıldız oyuncu kaprisinden yıldız oyuncu katkısına geçecektir.

Yatabare, Waris, Cardoza, Sefa, Constant, ve Mehmet Ekici takımın oyuncu kalitesinin seviye atlamasına sebep olacaklardır. Diğer oyuncuların bu oyunculara uyumu sağlandığında ve çekirdek kadrodaki oyuncular (Onur, Mustafa, Yusuf, Özer, Bosingwa, gibi) tam katkı verdiğinde Trabzonspor’umuz hem Avrupa’yı hemde ligi kaldırabilecek kadro ve forma kavuşacaktır.

Maça gelecek olursak. Vahid hoca Fenerbahçe’yi çok iyi çalışmış ve çözmüş.  Mehmet Topal’ın direkten dönen şutu hariç kaleyi bulan topu yok Fenerbahçe’nin. Trabzonspor ise topun sahipliğini rakibe vermiş olmasına rağmen 6-7 ciddi pozisyon yakaladı ama gol gelmedi. Özellikle Yatabare ve Waris’in pozisyonları başka zamanda rahat gol olacak pozisyonlardı.

Trabzonspor’umuzdaki en büyük değişiklik ciddiyet ve çalışkanlıktı.  Takımdaki tüm oyuncular enerjilerini akıllı ama sonuna kadar kullandılar. Kaçamak oynayan hiçbir oyuncu yoktu.  Büyük hoca ile çalışmanın en büyük artısı budur. Sahadaki herkes Halilhodziç’in gözünün içine bakıyor ve dediklerini yerine getirmek için kendilerini parçalıyorlar. Bu çaba ve ciddiyet meyvelerini 1-2 ay içinde gösterecektir. Kısacası Trabzonspor’u güzel günler bekliyor yeterki şu anki sakatlıkların yarısı iyileşsin.

Oyunun genelinde defans oyuncuları bir kaç pozisyon hariç çok iyi oyun çıkardılar. Yırtıcı ve  haraketli denen rakip forvetlerini sindirmeyi çok iyi becerdiler. Rakibin teknik adamı elindeki tüm forvetleri denedi ama sonuç değişmedi. Fenerbahçe ortasahada Emre ve Ribas ile birşeyler yapmaya çalıştılar ama bu iki oyuncu birbirisinin kopyası gibi.  Bu gibi büyük maçlarda ikisininde oyunda olması takımı eksik bırakır. Uzun zamandır beraber oynayan Fenerbahçe’nin daha dün biraraya gelen Trabzonspor’u zorlayamaması Fenerbahçe’de işlerin Ersun Yanal’dan sonra inişe geçtiğinin bir göstergesi.  Hakem katkıları ve seyirci baskısı ile puan toplarlar ama ciddi rakipleri yenmeleri zor. Diğer takımlar TS-FB maçını seyredip Halil hocayı taklid etmeye çalışacaklardır.

Hakem Türkiye liginin vasat ama arkası kuvvetli hakemlerinden Aydınus’tu.  Aydınus Ribas’a göstermediği kartlar ve Emre’nin parmak göstermesini es geçmesi gibi eziklikleri dışında maçı idare etti ama  yardımcıları evlere şenlikti.  Hele oyunun başında bariz ofsayt pozisyonunu kaçıran sakat hakeme Halilhodziç’in tepkisi mükemmeldi.  Bu hakemler ve bu sistem ancak bundan anlıyor. Halihodziç’in o haraketinden sonra hata yapmamak için kendini parçalamak zorunda kaldı. Bu ileriki maçlar için umutvari bir durumdur ve Halil hocanın böyle saçmalıklara sessiz kalmayacağını göstermesi açısından önemlidir.  Aydınus’un Bekir’in hendbolüne sarı vermeyişi ise tamamen formsuzluk ve eyyam olarak göze çarptı. Bir oyuncu eli yukarıdayken topa elle müdahele ediyorsa bu net bir sarı karttır.  Hele Ribas’ın Trabzonspor’lu oyuncuyu itmesini es geçmesi affedilir değildi. Gencecik yaşına rağmen UEFA’nin testini geçememiş bir hakemden başka birşey beklemek zaten hayal olurdu.  Böyle TFF’den böyle MHK ve böyle hakemler çıkar.  Hakemler Emre’den fırça yemeyi kendilerine yediremedikleri gün Türk hakemliği kendine gelmeye başlar. Bu olmadığı sürece aynı kokuşmuşTFF gibi pislikten ve eziklikten kurtulamayacaklar.

Kısa kısa…

  • Demek ki Volkan gibi oyuncular kışkırtma yapmayınca adam gibi oyunda oluyormuş.  Emre Belezoğlu bile baktı olacağı yok çirkefliklerini abarmadı.
  • Waris çok iş yapar. Cardozo ile beraber çok gol atarlar.
  • Ortasahada ya Mehmet kendine gelecek yada Özer gelene kadar Constant ile idare edilecek.
  • Onur’un ciddi bir yedek kaleci baskısına ihtiyacı var. Keşke Zeki satılmasaydı.
  • Aykut, Mustafa, Avram, Mustafa Akbaş ciddi şekilde stoper sorununu çözer.
  • Trabzonspor’da ne solbek ne de sağbek sorunu var artık.
  • Kanatlar ve forvet son üç yıldır ilk defa bol alternatifli ve kaliteli.
  • Ortasahanın ortası belki eksik ama Halil hoca sistemi hafif değiştirerek olayı çözüyor.
  • İHO sonunda sayın Cumhurbaşkanının şike konusunda Fenerbahçe’yi koruduğuna inandı
  • Sayın belediye başkanı ve sayın Vali bu şehre yakışmıyorlar ikisi de Trabzonspor’lu değil.
  • Derin Trabzonspor İHO’nun yakasını bırakmıyor, Akyazı isimi konusunda da İHO köşeye sıkıştırıldı.
  • İHO çok hata yaptı ama Şener gibi hiçbir zaman bilerek ve isteyerek Trabzonspor’un çıkarlarına zarar vermedi.
  • İHO hukuk kuruluna tam yetkiyi vererek Trabzonspor’un herşey ve herkesten önce geldiğini ispat etti.
  • Lakin, iyi niyetine rağmen İHO İstinye yürüyüşünde yönetimine yürüyüşe gitmemesi konusunda baskı yapması sebebi ile hala gözümde acemi başkandır. 1 Milyon kişilik yürüyüşü yaptırdığı güne kadar da benim gözümde acemi başkan olarak kalacaktır.

Sevgiyle kalın…


NOT: Son 8 senedir spor yazısı yazdığım Internetspor.com sitesinde artık yazmayacağım.  Site editörlerinin Soma yazımı siyasi bulup yayından kaldırmalarına rağmen diğer yazarların hükümeti oven siyasi yazılarına izin vermesi sebebi ile ortaya çıkan çifte standart’dan dolayı artık yazılarıma burada devam edeceğim.  Biz hep temizlik ve adaleti savunduk. Adaletin olmadığı yerde kalmanında bir anlamı yok.  Yine de uzun yıllar süren beraberliğimiz sebebi ile Internetspor.com’a yayın hayatında başarılar dilerim. İnşaallah daha objektif olarak yayın hayatlarına devam ederler.

Tuesday, June 24, 2014

Adli Katliam: Şikenin tescili ve Aziz Yıldırım’ın affı.

Bugün Türk yargısının kara bir günüdür.  Yargitay’ın onadığı bir suçu gerekçeleri reddedmesine rağmen yeniden yargılamaya gidilmesine karar veren bu mahkeme belkide yüzyıllar boyu Türk yargısının açıktan şikeli kararı nasıl aldığını yazacak.

Bir mahkeme düşünün, başvuruyu yapanların gerekçelerinin hepsini reddedmiş. Buna rağmen kararda başka gerekçeler uydurarak yeniden yargılamayı sadece belli kişilere uygulamış.  Yani, suçlular arasında ayrıma gitmiş.  Sonuç itibari ile mahkeme,

“Evet şike ve teşvik var ama Aziz Yıldırım ceza alırken yanlış hesaplanmış” diyerek bir üst mahkemenin kararına yorum getirerek yargılamanın yenilenmesini istemiş.  Bırakın Türk yargısını hiç bir modern ülke yargı sisteminde böyle bir karar mümkün değildir.  Trabzonspor’un bir üst mahkemeye yapacağı itirazda kabul görecektir.  Bu yeniden yargılamada amaç süreci uzatmak ve Cumhurbaşkan’lığı seçimlerinde hem iktidarı hemde Fenerbahçe’yi kurtarmaktır.  Hep ne dedi Trabzonspor taraftarı?

Adalet er yada geç yerine gelecektir

Bundan bir gram şüphem yok.  Yaptıkları şike ve teşvikleri yok sayıp sadece başkalarını suçlayanlar, “yeni delil sunulamayacağını” bildikleri halde “yeni deliller var yer yerinden oynayacak” diyenler ADALET önünde bir kez daha rezil olacaklardır.  Biz Trabzonspor’lular olarak Türkiye Futbol Federasyonundan hiçbir zaman adalet beklemedik. Onlarin görevi şikeyi sahaya yansıtmamaktı.  Bu insanlar 3 yıl ceza verdikleri Şekip Mosturoğlu ve Ilhan Ekşioğlu’nun bile yöneticilik yapmasını engellemediler.  Türk yargısı kördü topaldı ama hep adaletli karar vermişti.  Malesef, 13. ACM’nin savcı ve hakimlerinin malum camia ve iktidarca etkilenmesi önce ucube bir savcı mütalasını sonrada bir ucube “sebepleri reddedilen yeniden yargılama kararı” ile Türk adaletine leke sürdüler. Bu karar yüksek mahkemelerden dönecektir çünkü tek amacı Aziz Yıldırım’ın ceza almasını engellemektir. 

Gelin mahkemenin kararlarına göz atalım:

"1- Görevsizlik ve yetkisizlik kararları verilmesine ilişkin taleplerin oy birliğiyle reddine;

2- Sanıklara kumpas kurulduğuna ilişkin iddialar sebebiyle yargılanmanın yenilenmesi taleplerinin oy birliğiyle
reddine;

3- Duruşma tutanaklarında sahtecilik yapıldığına ilişkin iddialar sebebiyle yargılanmanın yenilenmesi taleplerinin oy birliğiyle
reddine;

4- 6526 sayılı yasayla CMK’da yapılan değişikliklerin CMK 311/1-E maddesi kapsamında kaldığı değerlendirildiğinden, bu duruma göre hükümlüler Aziz Yıldırım, Olgun Peker, İlhan Yüksek Ekşioğlu, Abdullah Başak, Ahmet Çelebi ver Selim Kımıl hakkındaki yargılamanın yenilenmesi taleplerinin mahkumiyet kararları verilerek Yargıtay 5. Ceza Dairesince onanarak kesinleşen suçları yönünden CMK 318/1 maddesi gereğince oybirliğiyle
kabule değer olduğuna;

5- Yargılamanın yenilenmesine yönelik talepte bulunmayan diğer tüm sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesine oy çokluğuyla
yer olmadığına;

6- İleride telafisi imkansız zararlara sebebiyet vermemek açısından sanıklar
Aziz Yıldırım, Olgun Peker, İlhan Yüksek Ekşioğlu, Abdullah Başak, Ahmet Çelebi ver Selim Kımıl’ın CMK 312. Madde gereğince oy çokluğuyla infazlarının geri bırakılmasına, hapis cezaları kesinleşmiş olan sanıklardan Evren Kımıl, Hakan Karaahmet, Özden Aslan ve Samet Erdemir’in infazlarının geri bırakılmasının oy çokluğuyla reddine".

Şimdi vicdanımıza elimizi koyup kararları inceliyelim. İlk üç karar mahkemeye sunulan yargılamayı yenileme taleplerini reddediyor.  Dördüncü karar ise yasa değişikliğini öne sürüp verilen bazı cezalar için yeniden yargılamaya karar veriyor. Sonra dönüyor, aynı yargılamadan ceza alan ama yeniden yargılanmak için başvurmayanların durumlarının değerlendirilmesini engelliyor. Yani, ağlayana emzik diyor.  Son karar ise tam evlere şenlik.  Yanlış yazılmadıysa, Aziz Yıldırım üst düzey çete kadrosunun cezalarının infazlarının geriye bırakılmasına ama aynı çetede eleman olarak çalışıp ceza alan kişilerin cezalarının infazının geriye bırakılmamasına karar veriyor. Yani çete liderleri affediliyor ama çete elemanları cezaevine yollanıyor.

Böyle bir kararı ADALET’li bulup sevinen insanların kalplerine bir daha bakmalarını öneriyorum. Bu kararlarda malesef ADALET katledilmiştir ve büyük bir yargı kaosunun habercisidir.

Trabzonspor camiası her zamanki gibi Türkiye’de gerekli yerlere itiraz edeceklerdir. Bunun haricinde en önemli hamleleri de UEFA ve FIFA nezdinde yapacaklardır.  Şike ve teşvik sabittir. UEFA ve FIFA için Aziz Yıldırım ve çetesinin ne kadar ceza aldığının önemi yoktur.


Sevgile kalın.

Thursday, May 22, 2014

Şike ve Teşvik Gerçeği ve Türkiye Adaletsizliği

Bildiğimiz üzere UEFA TFF’nin Avrupa Ligine katılacağını duyurduğu Sivasspor ve Eskişehirspor için bir soruşturma başlattı.  Bir kaç yazı önce, şöyle demştim:

İnşaallah Sivasspor Avrupa’ya gitmeye hak kazanacak dereceyi yapar ve hep birlikte Fenerbahçe’nin tek başına şike yapmadığını görürüz”

Dualarımız kabul oldu ve Sivasspor EUFA Avrupa ligine gidecek takımlardan birisi ollarak aymaz TFF tarafından UEFA’ya bildirildi.  Bu bildirim yapılır yapılmaz, UEFA hem Sivasspor hemde Eskişehirspor hakkında soruştuma açacağını açıkladı.

Peki Neden? 

Nedeni çok basit aslında.  UEFA her iki takımında Nisan 2007’den beri direkt yada dolaylı olarak şike ve teşviğe bulaşıp bulaşmadıklarını beyan etmelerini ve kendisininde ellerinde olan bilgiler ışığında temiz olup olmadıklarına karar verceğini söylüyor.  UEFA’nın açıklamasında [1], her iki takımında 2014/2015 Avrupa Ligi Duzenlemeleri Belgesinin [2] 2.07.g, 2.08, ve 2.09 sayılı kurallarına göre inceleneğini söylüyor.  Can alıcı nokta 2.07.g bendidir çünkü bu Nisan 2007’den beri temiz olma kuralı üzerine.  Syle diyor:

2.07.g) it must not have been directly and/or indirectly involved, since the entry into force of Article 50(3) of the UEFA Statutes, i.e. 27 April 2007, in any activity aimed at arranging or influencing the outcome of a match at national or international level and must confirm this to the UEFA administration in writing.

Kısa tercümesi, her kulüp Nisan 2007 tarihinden bu yana şike ve teşviğe ile direkt yada indirect olarak bulaşmamış olmalı ve bunu yazılı olarak UEFA’ya vermeli diyor.  Yani, her iki takımda o tarihten beri şikeye yada teşviğe hiçbir şekilde bulaşmadıklarını yazılı olarak söylemek zorunda.

2.08 ve 2.09 bentleri ise, bu yazılı beyana rağmen UEFA’nın gerek kendi elindeki belgelerden, gerek yerel federasyon ve mahkemelerden elde edeceği belgelerden kulüpleri inceleyeceğini söylüyor.  Fenerbahçe için yapılan incelemelerde her iki kulübünde adınn geçmesi sebebi ile UEFA her iki kulüp hakkında da belgelere sahip.  Yani, Yargıtayın gerekçeli kararını baz alsalar bile bu iki kulübümüzün Avrupa Ligine gitmeleri bayağı zor.  Özellikle Sivasspor’un gitme ihtimali sıfır çünkü Mecnun Odyakmaz, Mehmet Yıldız, ve Korcan Çelik şike ve teşvikten ceza aldılar ve Yargıtay suçların sabit gördü.  Sadece Mecnun Odyakmaza verilen cezanın yeniden hesaplanmasını istedi.  Yani suç sabit ama cezanın yeterli olup olmadığının yeniden hesaplanması istendi. 

Eskişehirspor’un durumu biraz daha farklı.  Kulüp olarak şike yada teşvike herhangi bir yöneticisinin karışmadığını iddia edecek ve o şekilde savunma vereceklerdir. Buradaki püf nokta Bülent Uygun’un pozisyonunun ne olduğu.  Eğer sadece teknik direktör ise belki kurtarma şansı var. Eğer bizim bildiğimiz gibi Futbol Direktörü ise yönetici konumunda sayılması çok büyük ihtimal.  Ayrıca sıfır tolerans ve direkt yada dolaylı olarak karışmak yeterli dediği için UEFA bu yıl Eskişehir’in Avrupa Lig’inde mücadele etmesini yasaklayacaktır.

Bu işin başından beri, asıl olanın Türkiye’deki sportif yargılama olduğunu söyledim.  Eğer zamanın TFF’si ve Etik ve Tahkim kurulları, şike ve teşviğe karışan takımlara gerekli cezaları vermiş olsaydı, şu anda bizim takımlarımızda Juventus gibi rahatça Avrupa kupalarına gidebileceklerdi.  Bu cezalar verilmedikçe, şike ve teşvikte adı geçen her kulübün başında UEFA soruşturmaları demoklasin kılıcı gibi duracaktır.  Dolayısiyle, suçun kesinleştiği maçlarda adı geçen takımlar ligde başarı durumlari ne olursa olsun, ileriki yıllarda bu iki takımımızın düştüğü durama düşeceklerdir. TFF gerekli cezaları vermediği sürece UEFA bu takımları kupalarına alırken hep sorgulayacak ve şikeci ve teşvikçiliğimiz her sene Avrupa’nın gündeminde olacaktır.

Peki Neden?  Fenerbahçe kulübünü ve Aziz Yıldırım’ı korumak için. Bir takım için ve bir kişi için bütün takımlarımız hatta liglerimiz her zaman töhmet altında kalacaklardır. Bu sebeple artık Türkiye kendi adaletini kendisi yerine getirmeli ve şike ve teşvikte suçu sabit olan (yargıtay gerekçeli kararına göre) her takıma cezalarını vermeli ve dosyayı öyle kapatmalıdır. Ancak bu şekilde Avrupa’ya gitmeye hak kazanan takımlarımız, Nisan 2007 kuralından kurtulabilirler. Mektuplarında, şike yada teşvikte bulunduk ama cezamızı çektik diyebilir ve Avrupa kupalarına rahatça katılabilirler.

Yargıtayın gerekçeli kararına göre suçları sabit olan yönetici ve futbolcular ile suç unsuru olan maçları tekrar hatırlayalım [3]:

Şikenin sabit olduğu maçlar:
Kardemir Karabükspor-Fenerbahçe: (8 Mayıs 2011, 0-1)
Fenerbahçe-Ankaragücü: (15 Mayıs 2011, 6-0),
Sivasspor-Fenerbahçe: (22 Mayıs 2011, 3-4),
Fenerbahçe-İstanbul Belediye: (1 Mayıs 2011, 2-0)
Beşiktaş-İstanbul Belediye (Ziraat Türkiye Kupası finali, 11 Mayıs 2011)

Teşvik priminin sabit olduğu maçlar:
Eskişehirspor-Trabzonspor (22 Nisan 2011, 0-0)
Trabzonspor-İstanbul Belediye (15 Mayıs 2011, 3-1)
Trabzonspor-Bursaspor (17 Nisan 2011, 1-0)

Beraat Edilen Maçlar:
Manisa-Trabzon (21 Şubat 2011)
F.Bahçe-Kasımpaşa (26 Şubat 2011)
Bursa-İstanbul Belediye (6 Mart 2011)
Gençlerbirliği-F.Bahçe (7 Mart 2011)
Gençlerbirliği-Trabzon (20 Mart 2011)
Eskişehir-F.Bahçe (9 Nisan 2011)

Suçu Sabit Yöneticiler ve Futbolcular:
Aziz Yıldırım (Fenerbahçe Başkanı)
Alaaddin Yıldırım (Fenerbahçe)
Sekip Mosturoğlu (Fenerbahçe Yöneticisi)
İlhan Ekşioğlu (Fenerbahçe Yöneticisi)
Cemil Turan (Fenerbahçe)
Samet Güzel (Fenerbahçe Tercumanı)

Bülent Uygun (Eskişehirspor Futbol Direktörü)
Ümit Karan (Eskişehirspor)

Mecnun Odyakmaz (Sivasspor Başkanı)
Mehmet Yıldız (Sivasspor Futbolcusu)
Korcan Çelikay (Sivasspor Futbolcusu)

İbrahim Akın (İstanbul Belediyespor)
İskender Alın (İstanbul Belediyespor)

Gökçek Vederson (Bursaspor)

Serdal Adalı (Beşiktaş Yöneticisi)
Tayfur Havutçu (Beşiktaş Teknik Direktörü)

Bu karar özetine göre, şike yada teşviğe direkt yada dolaylı olarak bulaşmış takımlarımız listelersek:

Fenerbahçe
Beşiktaş
Sivasspor
Gençlerbirliği
İstanbul Belediyespor
Eskişehirspor
Bursaspor


Bu takımlarımızın hepsi  Türkiye’de şike ve teşvikin cezaları verilmediği sürece Avrupa’ya giderken hep korku ve stress yaşayacaklardır.  Bu sene Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’ne gidişi bile şüphelidir.  Bekleyip göreceğiz.

Son Söz: UEFA’nın şike ve teşvik sebebi ile kulüplerimiz her yıl sorgulaması ve ceza vermesi herkesin utanması gereken bir durumdur. Bize bu utancı yaşatan başta Yıldırım Demirören, Aziz Yıldırım, Yayıncı Kuruluş, İstanbul Medyası, ve en önemlisi bütün siyasi partilere hakkı yenenlerin hakkını helal etmediğini adım gibi biliyorum. Bu kul hakkı onların ayağına her safhada dolanacaktır. 

Adalet değerli bir hazinedir, bir gün herkese lazım olur – Şenol GÜNEŞ



Kaynaklar:
[1] UEFA Disiplin Açıklamaları, http://www.uefa.org/disciplinary/