Tabzonspor YEFA ligi guruplarından çıkıp rakibin Juventus
olduğu ortaya çıkınca bir sonraki turlar için şansın azlığı konuşuldu hep. Mustafa hocamızın öncelikli defans taktiği
bizi guruplardan rahat çıkardı. Avrupa kupalarında bu takdik çok işe yarıyor,
özellikle guruplarda. Daha sonra gerek
ligteki kötü gidiş gerek forvet transferinin yapılamaması takım üzerinde çok
baskı oluşturdu. Üst üste kaybedilen
maçlardan sonra Mustafa hoca istifa etti.
Bu istifa çok gecikmişti. Bir
futbol takımının teknik adamı istifa ettiği an ya hiç dönmemeli yada döndükten
sonra kovulana kadar gitmemeli. Mustafa hocamız Trabzonspor’u düşündüğü için
ikisinide yapamadı. Hami hocanın gelişi
ile takım biraz ivme kazandı ve düzelebileceğinin sinyallerini verdi. Ligdeki futbollarını biraz daha
düzeltebilirlerse ligi Avrupa kupalarına gidebilecek yerde bitirmeleri
mümkün. Hami hocada bu inancı görüyorum
ve başarılı olacağına da inanıyorum.
Sonuçta 200-2011 travmasının devam ettiği, tüm iyi
oyuncularının ya gittiği yada formsuz olan bir camianın Avrupa’da ciddi başarı
elde etmesi mümkün değildi. Son üç
senede takıma kazandırılan bir kaç iyi oyuncu sayesinde takım ayakta kaldı bu
güne kadar. Hacıosmanoğlu gibi çok iyi
niyetli ama beceriksiz olması ve Trabzonspor’u siyasetin kucağına itmesi
camianın daha çok parçalanmasına sebep oldu. Bu yönetim şike konusunda bile
nerede ise tam bir sene zaman kaybetti ve daha yeni bu işe gönül vermiş
avukatları göreve çağırdı. Sonuçta
futbolda teknik adam değişikliğide başkan değişikliği de olan ve belkide olması
gereken şeyler. Trabzonspor bunları
yaşadı. Hem TFF, hem taraflı basın,
hemde Şike ve Teşvik lobisinin uzantılarında devamlı baskı altında tutulan
Trabzonspor’un bundan daha iyi yerde olması gerçekten zordu. Bu ülke dürüst insanını sevmiyor. Bu ülke ya
yolsuzu, ya hırsızı, yada sansasyon yaratan insanları seviyor. Sistem hiçbir zaman adaletten yana
işlemiyor. Sistem hep güçlüden yana
izliyor.
Bu şartlar altında Trabzonspor’um hala temiz kalabilmiş ve
hala onurlu mücadele veriyorsa benim için yeterlidir. Adalet belki hemen gelmez
ama er yada geç yerine gelir. Dünyevi anlamda gelmezse ilahi anlamda adalet
mutlaka yerine gelir. Açık bir şekilde şike ve teşvik yapanlar ve bu kişileri
koruyanlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar başarılı olamıyorlar. Bir şekilde Ilahi Adalet buna izin
vermiyor.
Yani, şikeyle kazanmak yerine Onur’lu bir şekilde kaybetmeyi
isterim. Bunu Trabzonspor camiası kadar
özümseyen başka bir camiada görmüyorum ve bu sebeple Trabzon’lu olmadığım halde
Trabzonspor’a gönül veriyorum.
Şu aralar Fenerbahçe TFF’yi ligten çekilmekle tehdit
ediyormuş. TFF UEFA’ya çağrıldı ve
basında bu çok güzel haber olarak verildi.
Unutulmamalıdır ki basın ne zaman UEFA’dan güzel haberler verirse o
zaman Şike ve Teşvik lobisi UEFA’dan sopa yiyor. Ligden düşürülecekleri kesinleşenler şimdi
ligden biz çekildik deme gayretindeler. Her zaman kullanıp çöpe attıkları
hakemlerden yakınıp TFF’ye ligden çekiliriz demeleri de bundandır.
Uzun lafın kısası...
Teşekkürler Trabzonspor’um…
Şike ve Teşvikle bizim yüzümüzü kara çıkarmadığın için…
Onur’lu mücadelenle sadece saha içinde kaldığın için…
Ne olursa olsun haksız kazanç peşinde koşmadığın için…
Teşekkürler…
No comments:
Post a Comment