Sunday, September 15, 2013

Trabzonspor’un ceviz kabuğu

Kaç zamandır hocamız Mustafa Reşit Akçay ve başkanımız Haciosmanoğlu hakkında yazı yazmamak için kendimi çok zor tutuyordum.  Bugün bunu sayın Akçay için bozacağım. 
Hocam… Biz seni 1461’deki cesaretin, oyunculara gösterdiğin, sevgi, ve kısa öz konuşmaların için sevmiştik.  Buna bir de HIRT oluşunu ekleyince tadından yenmeyecektin…
Hocam, hiç kusura bakma ama hem konuşmaların hemde kadro seçimlerin zorlama fikirlerin zuhuru oluyor hep.  Boşver filozof olma derdini. Filozof olayım diyerek, az konuşayım ama etkisi olsun diyerek kendini öyle bir zorluyorsun ki çok rahat vereceğin demeci anlaşılmaz hale getiriyorsun.  Bunu bir şekilde kabullenebilirim, hatta sevebilirim bile.  Olsun, benim hocam hem HIRT’tır hem dediklerini çok tartar derim. Hiç sorun değil…
Yanlız… Kadro seçimlerindeki ve oyuncuların yerlerindeki teori denemelerin zaten bir güven sorunu yaşayan takımı çok zorluyor hocam. Şu anki takımınız ondan korkmayan her rakibe yenilir malesef.  Oyuncularınız sahada bir oyun planınız olmadığı hissi veriyor her durumda. 
Hele frikikler… Hemde Hami gibi bir yardımcı antrenörün olduğu takımdaki frikikler utanç verici.  Bu maçtaki ikinci önemli frikikte oyuncuların konuşmak değilde birbirlerine taktik vermeye çalışmaları bu tip çalışmaların sanki hiç yapılmadığı izlenimi veriyor.  Kimbilir belkide çalışılmıyordur…
Gelelim kadro seçimlerine ve Volkan olayına.  Allah sayın başkandan razı olsun. Volkan bir kaç maç ilk 11 oynamamalıydı dedi sonunda ve siz onu yedek soyundurdunuz. Sizden de Allah razı olsun lakin “kimse benim kadroma karışamaz” diyebilirdiniz.  En azından böyle bir hırtlık yapmadın.  Yusuf gibi bu takımın her maçında oynayabilecek oyuncuyu yanında bu kadar uzun oturtman iyi olmadı.  Birde maç sonrası Ceviz kabuğunu doldurmayacak ceviz ve kabuğu benzetmesi yapman oyuncuna hala güvenmediginin göstergesi gibiydi haberin olsun.  Daha çok genç demeden önce Galatasaray’ın milyonlarca dolar harcayıp aldığı Bruma’nın yaşına bir bak. Neyse yorulma ben söyleyeyim. Bruma Yusuf Erdoan’dan tam 2 (iki) yaş daha küçük.  Türkiye’de genç diye lanse edilen futbolcuların çoğu normalde kariyerlerinin zirvesinde olması gerektiği yaşlardadır.  Biz bunlara genç diyorsak ya bu çocuklar zor ögreniyor kafaları basmıyor diyoruz, yada futbolu bilmiyoruz. 
Gelin hep beraber Trabzonspor’un 1461 orijinli genç futbolcularının yaşlarına bakalım;
Fatih Öztürk  yaş 26
Caner  Osmanpaşa   yaş 25
Kadir Keleş  yaş 25
Abdülkadir Özdemir  yaş 22
Yusuf Erdoğan yaş 21
Zeki Yavru yaş 22
Hiç kimse kusura bakmasın bu oyuncuların nerede ise hiç birisi genç değil.  Ayrıca genç sayılmayan takımın direkt oyuncularından yaşlı olanlar bile var.  Mesela Fatih Onur’dan bir yaş büyük.  Aykut Demir, Caner ve Kadir’den bir yaş küçük. Soner Abdülkadir ve Zeki ile aynı yaşta. Batuhan’ın yaşı 22, Emre Güral’ın yaşı 24.  Hiç kimse kusura bakmasın: Trabzonspor takımında gerçek anlamda genç yada kendini çok geliştirip bambaşka oyuncu olacak oyuncu yok. Kendimizi kandırmayalım.  
Rizespor’da harikalar yaratan Ali Adnan (20) ve Galatasaray’ın bir ton para verip aldığı Bruma (19) genç ve gelişmeye açık oyuncudur.  Bunların yanında yukarıda adı geçen oyuncuların hemen hepsi kart kalır.  Yani cevizin kabuğu o kadar incelmişki içi görünüyor. Artık bu çocuklara genç deyip frenlemeyelim ve oynama fırsatlarını eşitçe verelim.  Eğer bunu gerçekleştiremezseniz koca bir hayal kırıklığı olacaksınız.
Maçın genelinde her iki takımda korkarak ve aşırı temkinli oynadı. Tolunay hocanın Lua Lua hamlesi ile Akçay’ın Colman hamlesi oyunun dengesini değiştirdi.  Yusuf’un emeklerinin karşılığı olan golde gelince Trabzonspor galip geldi.
Daha fazla yorum yapacak bir oyun olmadı. Oyun okumada ve kadro kurmada sıkıntılı iki hocanın ortada şıcan  oynaması ile geçen bir maç idi.  Yusuf Erdoğan’ın enerjisi olmasa sabaha kadar gol göremezdik. Zaten şikenin temizlenmediği bir ligde herhangi bir oyunu yorumlamanın bir değeri de yok.  Trabzonspor aşkı ve futbol sevgimiz sayesinde hala maç seyrediyoruz ama bu lig maçları için pek yorum yapmaya gerek yok.
Gelelim haftanın olayına.  Gaziantep’in müzmin teknik adamı şike davasının değerli sanığı ve sulusu sayın Bülent Uygun hakem Fırat Aydınus’un onun olduğu şehire bir daha verilmemesini buyurmuş.  Vay be…  Hırsın böylesi herhalde sadece sayın Uygun’da olur.  Bu ligde değil teknik adam olması, maçlara bile alınmaması gereken kişi daha bir hafta önce Avrupa maçı yönetmiş hakeme laf söylüyor.  Bu sadece Türkiye’de olur herhalde.  Hiç kimsenin değerinin karşılığı olan yerde olmadığı ülkede.  Hak ediyoruz malesef..
Sevgiyle kalın.

No comments:

Post a Comment